İşlenmiş Gıdaların Etkisi; Ruh Sağlığı
06 Nis 2024
- Paylaş:
İşlenmiş Gıdaların Etkisi; "Ruh Sağlığı"
Tüm araştırmalar, ultra işlenmiş gıdaların tüketiminin kardiyovasküler hastalıklar, tip 2 diyabet ve ruh sağlığı sorunları gibi çeşitli sağlık problemleriyle bağlantılı olduğunu ortaya koymaktadır.
Araştırmalar, aşırı işlenmiş yiyeceklerin ve yapay tatlandırıcılar içeren gazlı içeceklerin depresyon ve anksiyete riskini artırabileceğini gösteriyor. İlave şeker, tuz, karbonhidrat, yağ ve katkı maddeleri içeren bu gıdalar, yetişkinlerin aldığı kalorilerin %57’sini, çocukların ise %67’sini oluşturuyor. Kan şekeri dalgalanmaları, gıda kimyasalları, besin eksiklikleri, iltihaplanma ve bağırsak mikrobiyotasındaki dengesizlikler aracılığıyla bu gıdalar, dolaylı yoldan depresyon riskini artırabilir.
Peki öyleyse, ultra işlenmiş gıdaları depresyon ve anksiyete ile ilişkilendiren kanıtlar nelerdir?
Beslenme alışkanlıklarımızın ruh sağlığı üzerindeki etkileri son zamanlarda daha fazla incelenmeye başlandı. 2023’te JAMA Network Open dergisinde yayımlanan bir araştırma, ultra işlenmiş gıdaların tüketiminin depresyon riskini yükseltebileceğini gösterdi. Bu araştırmaya göre, yapay tatlandırıcılar içeren ürünlerin tüketimi ile depresyon riski arasında güçlü bir ilişki var. Brezilyalı araştırmacılar tarafından Clinical Nutrition dergisinde yayımlanan bir sistematik inceleme ise, ultra işlenmiş gıdaların alımının her %10’luk artışında depresif belirtilerin riskinin %10 arttığını buldu.
Nutritional Neuroscience dergisinde yayımlanan bir derlemede, günlük kalori alımına göre ultra işlenmiş gıda tüketiminin her %10’luk artışıyla yetişkinlerde depresyon riskinin %11 oranında arttığı belirtilmiştir. Bu bulgular, beslenme alışkanlıklarımızın ruh sağlığımız üzerinde ciddi etkileri olabileceğini ve özellikle ultra işlenmiş gıdaların tüketiminin azaltılması gerektiğini göstermektedir. Sağlıklı beslenme düzenleri ve doğal gıdaların tercih edilmesi, fiziksel ve zihinsel sağlığımız için büyük önem arz etmektedir. Bu tür çalışmalar, toplum sağlığı politikalarının oluşturulmasında ve kişisel beslenme tercihlerimizin yeniden değerlendirilmesinde kilit bir rol oynayabilir.
2022 yılında Nutrients dergisinde yayınlanan bir sistematik inceleme ve meta-analiz, ultra işlenmiş gıdaların tüketimi ile depresyon ve diğer ruhsal bozukluklar arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Araştırma, 380.000’den fazla bireyin verilerini analiz ederek, yüksek ultra işlenmiş gıda (UPF) tüketiminin, depresif ve anksiyete belirtilerinin görülme olasılığını artırdığını ortaya koymuştur.
BMJ dergisinde yayınlanan başka bir sistematik inceleme ise, ultra işlenmiş gıdaların tüketimi ile ölüm oranları, obezite ve tip 2 diyabet gibi çeşitli sağlık sorunları arasındaki ilişkileri değerlendirmiştir. Bu inceleme sonuçları da, ultra işlenmiş gıda tüketiminin anksiyete ve depresyon semptomlarının riskini artırdığını göstermiştir.
2023 yılında Food & Function dergisinde yayınlanan popülasyon temelli bir kohort çalışması, aşırı işlenmiş gıdaların anksiyete ve depresyon ile ilişkili olduğunu göstermiştir. Araştırma, 180.000’den fazla kendi kendine bildirilen veri noktasını analiz etmiş ve en fazla UPF tüketen bireylerin, en az tüketenlere göre daha yüksek anksiyete riski taşıdığını ortaya koymuştur.
Nutrients dergisinde yer alan başka bir çalışma ise, genç İtalyan yetişkinler arasında aşırı işlenmiş gıda tüketimi ile depresyon belirtileri arasındaki bağlantıyı incelemiştir. Araştırmacılar, karıştırıcı faktörler için düzeltme yapıldıktan sonra, UPF tüketiminin en yüksek düzeyde olduğu grupların enerjiye göre ayarlanmış modelde depresyon belirtileri gösterme olasılığının daha yüksek olduğunu bulmuşlardır.
2023 yılında Journal of Affective Disorders’da yayınlanan bir çalışmada, ultra işlenmiş gıdaların (UPF’ler) depresyon ve beyindeki gri madde hacmi üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Araştırmacılar, diyet, klinik ve beyin görüntüleme verilerini analiz ederek, yüksek UPF tüketiminin genel katılımcı popülasyonu ve obez bireylerde depresif belirtilerle ilişkili olduğunu bulmuşlardır. Ayrıca, yüksek UPF tüketimi, obez bireylerde sol ventral putamen, dorsal frontal korteks, posterior singulat korteks ve sol amigdalada daha küçük gri madde hacimleri ile ilişkilendirilmiştir. Bu sonuçlar, UPF tüketiminin, ödül süreçleri ve çatışma izleme fonksiyonlarına katkıda bulunan mezokortikolimbik beyin ağının hacminde azalmaya yol açabileceğini göstermektedir.
Aynı çalışmada, UPF tüketiminin en yüksek düzeyde olduğu katılımcıların, en düşük düzeyde tüketenlere kıyasla depresyon geliştirme riskinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Melbourne Collaborative Cohort Study ise, yüksek miktarda ultra işlenmiş gıda tüketiminin, zaman içinde depresyon belirtisi olarak artan psikolojik sıkıntı ile ilişkili olduğunu ortaya koymuştur.
2023 yılında Nutrients dergisinde yayımlanan bir araştırma, yaklaşık 10.000 Koreli yetişkin üzerinde ultra işlenmiş gıdaların depresyonla ilişkisini inceledi. Araştırma, Kore popülasyonunda yalnızca kadınlarda yüksek UPF tüketimi ile depresyon arasında belirgin bir bağlantı olduğunu, erkeklerde ise bu durumun gözlemlenmediğini belirtti.
American Journal of Psychiatry’de yayımlanan başka bir çalışma, meyve, sebze, et ve balık gibi besinlerle zenginleştirilmiş “geleneksel” diyetlerin, daha düşük depresyon ve anksiyete oranlarıyla ilişkili olduğunu ortaya koydu.
Public Health Nutrition dergisindeki bir kesitsel çalışma ise, aşırı işlenmiş gıda tüketimi en yüksek bireylerin, hafif depresyon, kötü ruh hali ve ayda daha fazla endişeli günler yaşama ihtimalinin önemli ölçüde yüksek olduğunu buldu.
2022’de yapılan bir araştırma, ultra işlenmiş gıdalarda sıkça kullanılan tatlandırıcı aspartamın, farelerde ve bu maddeye maruz kalan erkek farelerin yavrularında iki nesil boyunca anksiyete benzeri davranışlara sebep olduğunu göstermiştir. Bu bulgular, aspartamın olumsuz etkilerinin nesiller arası sürebileceğini ve sadece tüketen kişileri değil, onların çocuklarınıda da etkileyebileceğini düşündürmektedir. Araştırma, ayrıca aspartam ve sukraloz gibi yapay katkı maddelerinin depresyonun oluşumundaki olası rolünü de işaret etmektedir. Aspartam ile depresyon arasındaki ilişki henüz net değildir, fakat son veriler, yapay tatlandırıcıların beyindeki purinerjik iletimi etkileyebileceğine işaret etmektedir.
Depresyon ve anksiyete nedir?
Depresyon, sürekli bir üzüntü hali, ilgi kaybı, umutsuzluk, odaklanma zorluğu, sinirlilik, uyku sorunları, yorgunluk ve ölüm veya intihar düşünceleri gibi belirtilerle tanımlanan karmaşık bir ruhsal rahatsızlıktır. Dünya genelinde yaklaşık 280 milyon insanı etkileyerek, nüfusun %5’ine denk gelir ve engellilikte başlıca sebeplerden biridir. Anksiyete bozuklukları ise, yaygın anksiyete, sosyal anksiyete, panik atak ve belirli fobiler gibi çeşitli formlarda ortaya çıkabilir ve günlük yaşamı olumsuz etkileyebilir. 2024 yılı itibarıyla bu koşulların dünya çapında yaklaşık 1 milyar kişiyi etkilemesi beklenmektedir ve her ikisi de ciddi küresel sağlık meseleleridir.
Sonuç olarak;
Ultra işlenmiş hazır gıdaların hem milyar dolarlık bir endüstri olduğunu hem de nüfusun azalmasına katkıda bulunan bir kitle imha silahı olarak nitelendirilebileceğini söyleyebiliriz.
***
Şunu da asla unutmamalıyız;
Küresel Elit Şeytanların (KEŞ) insanları köleleştirme amacıyla hiçbir taşın altını boş bırakmamacasına gizli planlarına rağmen yerde ve gökte hiçbir şey gizli değildir. Ancak insanlar, uyanık olduğu ve mücadele etmek için kollektif olarak bir araya geldiği ve çalıştığı müddetçe Adem’in nesline düşman olan Şeytanın ve Küresel İşbirlikçi yavru şeytanlarının planları zayıftır ve kolaylıkla da bertaraf edilebilir. Çünkü Allah’ın çalıştığımızın karşılığını vereceği yönünde kesin vaadi vardır.
Merak ettiğiniz, okuduğunuz ve bir küresel planlarının daha ifşasını fark ettiğiniz için teşekkürler…
Guwuste.Com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!
(Get up and wake up! Stop the evil!)