1996 yılında ABD Hava Kuvvetleri, jeomühendislik operasyonlarının ve nanopartikül dağıtma teknolojisinin ordunun hava durumuna sahip olmasını nasıl sağlayabileceğini özetleyen “2025’te Hava Durumuna Sahip Olmak” başlıklı bir araştırma raporu hazırlandılar.
Bu sayede ABD ordusu tıpkı bugün yaptığından çok daha falzasını yapabilecek güce ulaşabilecekti. Bu çalışmayı hayata geçirirse milyonlarca insanı etkileyecek kuraklık, kasırga, buz fırtınası ve adı sanı duyulmamış hastalık yaratabilecekti.
Çalışma, ABD’nin gelecekte baskın hava ve uzay gücü olarak kalabilmesi için ihtiyaç duyacağı konsept, kabiliyet ve teknolojileri incelemeyi amaçlayan “Hava Kuvvetleri 2025” adlı daha büyük bir çalışmanın parçasıydı.
On ciltten oluşan 3.300 sayfalık çalışma raporu, yaklaşık 30 yıl sonrasındaki 2025 yılında var olacak ekonomik, siyasi ve askeri koşulları öngörmüş ve ABD Hava Kuvvetleri’nin bu koşullar altında hayatta kalabilmek için ihtiyaç duyacağı yetenekleri belirlemiştir. Araştırmacılar, 2025 yılına kadar bu tür operasyonların hava ve uzay üstünlüğünü artıracağını ve savaş alanının şekillendirilmesi ve farkındalık için yeni seçenekler sunacağını tespit etmiştir.
Çalışma ayrıca karbon siyahı tozunun güneşi emme potansiyelinden akıllıca yararlanılarak önemli olumlu etkiler elde edilebileceği hipotezini de araştırdı. Çalışma esnasında, bu teknolojinin mezoscale yağışını arttırmak, cirrus bulutları oluşturmak ve aksi takdirde kuru alanlarda kümülonimbus (fırtına) bulutlarını arttırmak için kullanılabileceğini buldular.
Partikül maddenin bir bileşeni olan siyah karbon, küçük boyutu nedeniyle insan sağlığı için özellikle tehlikelidir. İnsan sağlığını etkilemesinin yanı sıra görüş mesafesini bozar, ekosistemlere zarar verir, tarımsal verimliliği azaltır ve küresel ısınmayı şiddetlendirir. Dünya Sağlık Örgütü’nün önlenebilir çevresel risklerin neden olduğu hastalıklara ilişkin yeni raporunda, 2012 yılında 3,7 milyon erken ölümün dış ortam hava kirliliğine, 4,3 milyon ölümün ise iç ortam hava kirliliğine atfedildiği belirtilmektedir.
Çapı 10 mikron veya daha az olan (PM10) partikül maddelerin (kurum, sülfat, nitrat, amonyak, sodyum klorür, mineral toz ve sudan oluşan) solunması en büyük sağlık riskini oluşturmaktadır çünkü partiküller akciğerlerin ve kan dolaşımının derinliklerine kadar ilerleyerek kardiyovasküler ve solunum yolu hastalıklarına ve erken ölüme neden olabilmektedir.
Teknoloji şu şekilde tanımlanabilir..
Bu raporda özellikle yağış artırma tekniklerinin potansiyeli ve karbon tozunu dağıtmak için yenilikçi yöntemlere duyulan ihtiyaçı konu edilmesi dikkat çekicidir.
Yenilikçi yöntemin şöyle işleyebileceğini öngörmüşler;
Kurum güneş enerjisini kolayca emer, tıpkı siyah katranlı bir çatının güneş enerjisini kolayca emmesi ve ardından güneşli bir günde ısı yayması gibi büyük bir su kütlesinin üzerindeki havada mikroskobik veya “toz” olarak dağıldığında, karbon ısınır ve çevredeki havayı ısıtarak aşağıdaki su kütlesinden buharlaşma miktarını arttırır. Çevredeki hava ısındıkça, hava kabarcıkları yükselir ve yükselen hava kabarcıklarında bulunan su buharı sonunda yoğunlaşarak bulutları oluşturur. Zamanla, daha fazla su buharı yoğunlaştıkça, bulut damlacıklarının boyutu büyür ve sonunda asılı kalamayacak kadar büyük ve ağır hale gelir ve yağmur veya diğer yağış biçimleri olarak düşer.
Bir başka önemli nokta ise savaş uçağı havada uçarken karbon partikülleri yaratmak için yanma sonrası jet motorları kullanma teknolojisinin belirli atmosferik koşullar altında etkili olduğu gösterilmesidir. Ancak, çalışmanın yapıldığı tarihten bu yana bu teknolojinin bilinen hiçbir askeri uygulaması gerçekleştirilmemiştir.
Önerilen yöntemlerden biri, pilotlu savaş uçakların yeteneklerine yakın bir şekilde eşleşebilen gizli İHA’lar kullanarak insan unsurunu neredeyse ortadan kaldırmaktır. Bu, hedef bölgeye giderken radara görünmeyen ve her konumda kendiliğinden karbon tozu üreten bir İHA uçağı ile olmasıdır. Bununla birlikte, gerekli İHA sayısının en aza indirilmesi, yukarıda bahsedilen yanma sonrası jet motorlarının devamı niteliğindeki bir teknoloji aracılığıyla yeni ve daha verimli bir karbon tozu üretim sisteminin geliştirilmesine bağlıdır. Gizli teknolojiden etkin bir şekilde faydalanabilmek için, bu sistemin karbon tozunu dağıtırken İHA’nın kızılötesi ısı kaynağını en aza indirmesi veya ortadan kaldırması da gerekmektedir.
Yağışı artırmak için gizli İHA’ların ve karbon tozu emme teknolojisinin kullanılmasının yanı sıra, bu dağıtım yöntemi yağışı bastırmak için de kullanılabilir. Bulutların istenilen bir yere ulaşmadan önce tohumlandığı bulut tohumlama, yağışın bastırılmasıyla sonuçlanabilir. Başka bir deyişle, yağış istenen bölgeye ulaşmadan önce düşmeye “zorlanabilir” ve istenen bölge “kuru” bırakılabilir.
Raporda ayrıca grafen oksit, polimerler ve toksik nanopartikül metallerin soykırımcı askeri hava savaşı operasyonlarında kullanılmasının kan tetkik raporları kanıtlarıyla ilişkili olduğu ve olumsuz sağlık etkileri yoluyla mevcut soykırıma katkıda bulunduğu vurgulanmaktadır. Yağış artışının ne ölçüde kontrol edilebileceğini ve bu teknolojinin potansiyel faydalarını belirlemek için daha fazla deney yapılması gerekmektedir.
Bazı Emekli ABD Generalleri zaman zaman çıkıp pek çok yetkilinin jeomühendislik hava savaşlarını inkar etselerde bunun var olduğu yönünde açıklamalar yapmaya devam ediyorlar. Tabii bunların sayılarının az olmasıda potansiyel sonuçlarını göze alamadıkları için ihbarcıların ortaya çıkmayacağı karanlık projeler olduğu yönünde kuvvetli şüpheler var. Ancak hepsinin ortak kannati ise gezegenimizi karbon ayak izimizin değil, askeri savaşların zehirlediği yönündedir.
Günümüzde iklimin ve havanın silah olarak kullanılma çalışmalarının varlığını uçuk komplo teorisi olarak niteleyenler belkide bu çalışmaları gizli gizli yürüten Küresel Şeytanların bilerek ya da bilmeyerek avazlardır.
Kaynaklar;
- https://zerogeoengineering.com/2018/weather-force-multiplier-owning-weather-2025/
- https://www.space.com/1725-military-weather.html
- https://climateviewer.com/weather-as-force-multiplier-owning-the-weather-in-2025/
- https://www.airandspaceforces.com/article/1296study/
- https://youtu.be/iK9nVR9H34g
- https://iris.who.int/bitstream/handle/10665/204585/9789241565196_eng.pdf;jsessionid=A3CF4F9AE7E4C19DFAD86DA5E8D8A9CA?sequence=1
- https://news.climate.columbia.edu/2016/03/22/the-damaging-effects-of-black-carbon/
- https://youtu.be/30mkxLR00wQ
- https://youtu.be/rf78rEAJvhY