Mafya kartelleri göçmenleri sığınma hakkı elde edebileceği yalanını söyleyerek kandırıyorlar. Bu strateji güvenlik görevlilerinin dikkatini dağıtarak kartellerin seyrek nüfuslu bölgelerde uyuşturucu kaçakçılığı, adam kaçırma ve insan ticareti yapmalarına da olanak sağlıyor haliyle.
Korkmayın Türkiye’den bahsetmiyoruz.
Bu plan ABD de devreye sokuluyor.
Şimdi size plandan biraz bahsedelim siz Türkiye’de uygulanıp uygulanmadığına karar verin.
ABD’nin Beyaz Saray’ı kısa bir süre önce büyük ticari mülkleri uygun fiyatlı konutlara dönüştürme planlarını açıklamıştı. Bu girişimler için enerji verimliliğini teşvik etmeyi amaçlandığını söylerken, aynı zamanda uyuşturucu kartelleri tarafından ABD’ye yönlendirilen yasadışı göçmen akını için acil barınma sorununu da ele alıyor sanki.
Ekim 2023’te yayınlanan bir bilgi notunda, gelişmeler “transit odaklı” ve konut arzını artırma aracı olarak tanımlanıyordu. Biden-Harris yönetimi, boş ticari binaların konut alanlarına dönüştürülmesini desteklemek için çeşitli adımlar atıyor.
Bu eylemler arasında yeni finansman sağlanması için hazineye ait mülklerin satışı yer almış olabilir mi?
Yoksa bunu yaparken bir taşla bir kaç kuş avlamak mı hedefleri?
“Daha iyisini İnşaa Et”
Beyaz Saray’ın duyurusunda ne hikmetse Küresel Şeytanların hedefleriyle örtüşen “temiz enerji ekonomisi” ve “sıfır emisyonlu konut” gibi terimler yer alıyor. Bu hedefler, Yeşil Anlaşma, “Daha İyisini İnşa Et”, 4.Sanayi Devrimi (transhümanist hareket) ve Büyük Sıfırlama gibi girişimleriyle de örtüşüyor. Bir diğer girişimde, WEF’in ebedi CEO’su Klaus Schwab ve dönemin Prensi Charles tarafından Haziran 2020’de tanıtıldı. Tüm bu girişimler Gündem 21’in uygulanmasını desteklemeyi amaçlamaktadır.
Gündem 21 (Plan 21) 21. Yüzyılda toprak, su, mineraller, bitkiler, hayvanlar, inşaat, üretim araçları, gıda, enerji, bilgi, eğitim ve insan dahil olmak üzere dünyanın çeşitli yönlerinin envanterini çıkarmayı ve kontrol etmeyi amaçlayan bir plandır. Avrupa Komisyonu tarafından Aralık 2019’da tanıtılan Yeşil Anlaşması da fosil yakıtları daha temiz enerji kaynaklarıyla değiştirmeyi amaçlayan benzer bir girişimdir.
Ancak bazı siyaset stratejistlerine böyle bu girişim, hükümet ve özel yatırımlarda eşitlik ve sürdürülebilirlik gibi ortak hedeflerin önemini vurgulayan Büyük Sıfırlama gündemiyle uyumlu olduğunu savunuluyor.
Schwab ise bunu başarmanın bir yolunun aynı zamanda akıllı şehirlere geçiş olan çevre dostu kentsel altyapı geliştirmek ve endüstrilere çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) ölçütleri açısından performanslarını iyileştirmeleri için teşvikler sağlamak güzellemesi yapsa da Technocracy News Haziran 2020’de bu vaat edilen ütopyanın bir dezavantajı olabilir. Bu da özgürlüğü sınırlamak olabilir.
Bazı gazeteciler ise terk edilmiş binaları doldurmak için ticari binaların çok kullanımlı konut alanlarına dönüştürülmesi yasadışı göçmenleri barındırmayı da içerebilecek akıllı şehirler yaratma planının bir parçası olabileceği açıktır. Bu da Büyük Sıfırlama’nın nihayetinde iki insan katmanı yaratacağı anlamına gelir. Bu insan katmanları ise tüm güce ve varlıklar üzerinde kontrole sahip olan teknokrat elit güçler, diğeri ise varlıklardan ve herhangi bir karar alma sürecinde etkiden yoksun olan insan kalabalığı.
Sıfır Emisyonun Neden Karanlık Bir Tarafı Var?
Sıfır emisyonlu konutlar ilk bakışta olumlu bir kavram gibi görünebilir olsa da kimileri bunun köklerinin on yıllar önce totaliter bir gelecek kurmayı amaçlayan planlara dayandığını savunuyor. Bu planlar, yeni bir dünya düzeni kurmak için suni planlanmış küresel sorunlar yaratmayı amaçlıyordu. COVID-19 salgınından önce vurgulanan konulardan biri de çevreydi. İklim krizi ve su krizi de bu suni planlardan sadece ikisi. Mülkiyetsizlik ise başlı başına önemlidir.
1972 yılında, iklim değişikliğini ele almak ve gezegeni yönetmek için sürdürülebilir bir plan geliştirmek üzere bir BM toplantısı düzenlenmişti. Bu toplantı Gündem 21’in oluşturulmasıyla sonuçlandı. 2019 yılında WEF, BM ile stratejik bir ittifak kurarak başta Gündem 2030 olarak bilinen sürdürülebilir kalkınma hedefi olmak üzere politikaların uygulanmasında birincil model olarak kamu-özel sektör ortaklıklarının kullanılmasını savunması şüpheleri artırıyor haliyle de.
Gündem 2030’ın insanlık aleyhine olabilecek amaçlarından biride, orta sınıfın temel mal ve enerji tüketimini azaltmaya yöneliktir. Bu gelecek nesiller için mülkiyet haklarının ve özel mülkiyetin sınırlandırılmasını ve nihayetinde ortadan kaldırılmasını içermektedir. Ayrıca elektrikli ev aletleri, motorlu taşıtlar, klima sahibi olmak ve yeni akıllı şehirlerde barınmak gibi “lüksleri” de kontrol altına almayı hedeflemektedir.
Akıllı Şehirler Özerkliğinizi Nasıl Çalabilir?
Konut ve barınma mekanı olarak dönüştürülecek alanlarda mahremiyetin nasıl kademeli olarak azalabileceğinin pratik bir örneği, konutlara yapay zeka akıllı cihazların yerleştirilmesidir. Yat kalk borusu gibi çalar saatler, araç gereçler, buzdolapları ve kapı zilleri gibi evinize giren her yapay akıllı cihazlar, kişisel yaşamınızın bir başka katmanını ortaya çıkaracaktır haliyle de.
Bu durum özellikle ABD’deki gelişmiş ölçüm altyapısı (AMI) kurulumları olarak da bilinen akıllı sayaçlarda açıkça görülmektedir. 2020 yılında, ABD elektrik şirketleri 102,9 milyon akıllı sayaç kurmuş ve aktif hale getirmiştir. Bunların yaklaşık %88’i şimdilik kişisel konutlarda bulunmaktadır. Bu sayaçları daha sık olmasa da en azından her saat elektrik kullanımını ölçmekte ve kaydetmekte. Verileri hem kamu hizmeti şirketine hem de tüketiciye günde en az bir kez sağlamaktadır. Bu cihazlar aynı zamanda çamaşır yıkarken, televizyon izlerken ya da evden uzaktayken kullandığınız enerji türünü de belirleyebilir.
Bu ilk başta ne var bunda? Enerji israfını önlüyor! düşüncesi hakim olduğu için endişe verici görünmese de, aslında son derece istilacı bir gözetim şeklidir. Bir süre sonra enerji tüketiminizi sınırlamak için bile kolayca size karşı kullanılabilir. Bir çok uzmana göre, bu cihazların enerji kullanımınızı düzenleme, kontrol etme ve hatta kısıtlama yeteneğine sahip olduğu konusunda uyarılarda bulunuyorlar. Örneğin, sıcak yaz aylarında vantilatörlerinizi çalıştırıyorsanız ve elektrik şirketi çok fazla güç kullandığınıza karar verirse, fazladan kullanım için ödeme yapma isteğinizi dikkate almadan elektriğinizin voltaj gücünü düşürebilir. Sadece oda aydınlatma lambasıyla baş başa kalmaya zorlayabilir.
Akıllı sayaçların geliştirilmesi üzerine çalışan bir çok şirket ve Bill Gates gibi teknokrat kimliğiyle öne çıkan isimler “net sıfır” karbon emisyonuna ulaşma hedefini savunuyor. Bu hedefe ulaşmak için 2050 yılını son tarih olarak belirledi ve akıllı sayaçlar şimdiden bu planın önemli bir bileşeni olarak konumlandırılıyor.
ABD Gümrük ve Sınır Koruması’na (CBP) göre, 2021 yılında yaklaşık 1,7 milyon belgesiz kişi güney sınırından ABD’ye geçerken, bunu 2022’de 2,4 milyon kişi ve Ağustos 2023 itibariyle yaklaşık 1,8 milyon kişi takip etti.
New York Post’a bilgi veren kolluk kuvvetleri kaynakları, bu kişilerin birçoğunun uyuşturucu kartelleri tarafından gönderildiğini ve CBP One uygulaması aracılığıyla göçmenlik randevusu bekleyen bu kişilerin teslim olmaları halinde sığınma hakkı elde edebileceklerine inandıklarını söyledi.
Post’un haberine göre “uyuşturucu kartelleri her gün binlerce göçmeni kasıtlı olarak ABD’nin çeşitli sınır kasabalarındaki Sınır Devriyesi memurlarına teslim olmaya göndererek sınırı zorluyor.” Kolluk kuvvetleri yetkililerinin açıklamasına göre bu taktik, zaten aşırı yük altında olan sınır görevlilerini bunaltmak ve Meksikalı kartellerin uyuşturucu ve insan kaçakçılığı operasyonlarını daha az nüfuslu bölgelerde yetersiz personel nedeni ile müdahale olmaksızın sürdürmelerine olanak sağlamak üzere tasarlanmış olabilirmiş.
“Kartellerin bunu düzenleyiş biçimine bakılırsa, niyetlerinin sistemi bunaltmak olduğuna inanıyorum. Bundan en çok etkilenenler de sınır toplumları” diyor eski El Paso Belediye Meclis Üyesi Claudia Rodriguez The Post’a verdiği demeçte.
Adam kaçırma da bir başka önemli sorun. Meksika Ulusal İnsan Hakları Komisyonu, uyuşturucu kartellerinin göçmenleri kaçırmayı ve gasp etmeyi kârlı buldukları konusunda uyarıda bulundu. Son yirmi yılda sınıra ulaşan göçmen sayısının üç katına çıkmasıyla birlikte, suç grupları göç yollarının kontrolünü ele geçirerek çocukları ve aileleri aşırı risk altına soktu.
Laredo’daki Texas A&M Uluslararası Üniversitesi’nde araştırmacı olan Nilda García, NBC News’e yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bu gruplar göçmenler üzerinden para kazanma fırsatına karşı koymakta çok zorlanıyorlar. Adam kaçırma olayları yapılarının sadece bir başka katmanı. Oldukça iyi organize olmuşlardır, bazen askeri eğitim almışlardır ve göçmenleri terörize etmek için yüksek kalibreli silahlara erişimleri vardır”
Göçmenlik ve Sığınmacılık Milliyetçiliği Yıkmayı mı Amaçlıyor?
Belgesiz kaçak göçmenlerin ve sığınmacıların kontrolsüz akını, sınırlı kaynaklara sahip yerel topluluklar üzerinde de önemli bir yük oluşturuyor. Mayıs 2023’te New York Belediye Başkanı Eric Adams, şehirdeki tüm otel odalarının neredeyse yarısının yasadışı göçmenler tarafından işgal edildiğini açıkladı. Kentin otellere oda başına gecelik 300 doların üzerinde tazminat ödediği bildiriliyor; bu da vergi mükelleflerinin maliyeti üstlendiği ve kentin bütçeyi dengelemek için hizmetleri azalttığı anlamına geliyor.
Beyaz Saray tarafından konuta dönüştürülen ofis binaları göçmen krizine bir “çözüm” olarak mı görülüyor? Bu eylem en nihayetinde küresel şeytanların insanlığın ve devletlerin bağımsızlığına karşı yürüttüğü savaşta işine yaramaktadır.
Göçün yerel milliyetçilikleri yıkmak için bir araç olarak kullanıldığı aşikardır.
Göçmen ve sığınmacı sorunu ulusal ve egemen ulusları yok etmeyi hedeflediklerini açıkça ortaya koymuştur.
Şehir merkezlerinin dışında yeni Akıllı Şehirler kurma planları ise,
Göçmen ve sığınmacı sorunundan bunalmış olanlar için bir kurtuluş gibi görünse de, terk edilen yerlerin sığınmacılara ve göçmenlere bırakılabileceği şüphesi doğurmaktadır.
ABD deki örnekleri ve Türkiye’deki sığınmacı ve göçmen sorunun göz önüne aldığımızda Akıllı Şehir projelerinin ardında Küresel Şeytanların gizli planları olabileceği asla aklımızdan çıkmamalıyız.