İklim Savaşlarında Yeni Hedef: Körfez Ülkeleri
29 Nis 2024
- Paylaş:
İklim Savaşlarında Yeni Hedef: Körfez Ülkeleri
Körfez Ülkelerinde meydana gelen ani sel felaketleri olası İklim silahları ve iklim savaşlarını gündeme getirdi.
İklim savaşları, iklim değişikliğinin neden olduğu çevresel sorunları ve bu sorunların uluslararası çatışmalara yol açma potansiyelini tanımlar. İklim değişikliği, kuraklık, sel ve deniz seviyesinin yükselmesi gibi problemlere sebep olabilir; bu da doğal kaynaklar üzerinde artan baskı nedeniyle ülkeler arası gerilimleri tetikleyebilir.
İklim silahları, hava ve iklimi manipüle ederek askeri veya stratejik avantajlar sağlamak için kullanılan teknolojilerdir. Bu teknolojilerin askeri uygulamaları yağış kontrolü, kuraklık oluşturma veya yıkıcı fırtınaları tetikleme potansiyeline sahiptir. Bu teknolojilere bulut tohumlama gibi yöntemler dahildir.
Bulut tohumlama, yağışları artırmak için bulutlara yapay olarak müdahale edilen bir süreçtir. Bu yöntemin hava ve iklim üzerindeki etkileri tam anlamıyla bilinmese de, yapılan bazı çalışmalar yağış miktarını artırabileceğini gösteriyor. Ancak, doğal dengeyi bozabileceği veya başka yerlerde kuraklığa yol açabileceği endişeleri de var. Bu da bulut tohumlamanın potansiyel olarak iklim silahı olarak kullanılabileceği iddialarını güçlendiriyor.
Körfez ülkeleri, son dönemde yaşanan yoğun yağışlar ve bunun sonucunda meydana gelen ani sel baskınları ile gündemde. Geçtiğimiz pazar günü, sel sularına kapılan bir otobüste bir yetişkin ve on öğrenci hayatını kaybetti. Bu durum, olayların küresel ısınma ile bağlantılı olabileceği veya bir iklim silahının etkisi altında olabileceği sorularını akıllara getiriyor. Birleşik Arap Emirlikleri, son 75 yılın en ağır yağışlarını kaydederken, meteoroloji uzmanları sel riski olan bölgeler için artan fırtına, şiddetli yağmur ve güçlü rüzgarlar konusunda uyarılarını sürdürüyor.
Sosyal medya kullanıcıları, ülkede yaşanan şiddetli hava olaylarını son dönemde gerçekleştirilen bulut tohumlama çalışmalarına bağlamış olsalar da, uzmanlar bu yöntemin fırtınalara yalnızca küçük bir etkisi olabileceğini ve asıl sorunun diğer faktörlerde olduğunu iddia ediyorlar. Körfez Ülkeleri Ulusal Meteoroloji Merkezi’nin tahmincileri, bölgede yakın zamanda yapılan bulut tohumlama çalışmalarını inkar etmişlerdi; ancak fırtınadan önce gerçekleştirilen yedi bulut tohumlama işlemi tespit edildi.
Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE), yağış oranlarını yükseltmek için sıkça kullandığı bulut tohumlama yöntemi, doğal dengeyi bozduğu suçlamalarıyla karşı karşıya. Bu teknik, kurak bölgelere yağmur sağlama çabalarında potansiyel zararları ve etik meseleleri beraberinde getiriyor. BAE’nin iklim müdahalelerinin yol açtığı olumsuz etkiler, dünya ekosistemleri üzerindeki riskli oyunları açığa çıkarıyor.
Birleşik Arap Emirlikleri’nin bulut tohumlama uygulamalarının etkileri, hava modifikasyon tekniklerinin Körfez’de askeri amaçlarla kullanılması konusunda uluslararası endişeleri artırıyor. Yağış kontrolü, kuraklık oluşturma veya yıkıcı fırtınaları tetikleme gibi potansiyelleri, çevreyi bir savaş aracı olarak kullanma ihtimalini doğuruyor. Bu durum, küresel askeri-endüstriyel kompleksin Körfez ülkelerinin kaynaklarını yoğun bir şekilde kullanmasına ve etkisini genişletmesine olanak tanıyor.
Soğuk Savaş’ın bitişi, barışçıl niyetlerden ziyade, realpolitik bir manevra ile şekillendi. Amerika Birleşik Devletleri, doları altın standardından çıkarıp askeri gücüne endeksleyerek yeni bir finansal yapı kurdu. Bu düzenle ABD, para arzını kontrolsüzce artırabilir, ekonomik rakiplerini geride bırakabilir ve onları finansal çöküşe sürükleyebilirdi. Bu güç odaklı ve açgözlü strateji, zaferle sonuçlanarak derin izler bıraktı.
Belirsiz tehditler artık sürekli askeri müdahaleler ve sivil özgürlüklerin kısıtlanması için bir mazeret oluşturuyor. Küresel Elitlerin devam eden çatışma arzusu, şiddeti devam ettirmek için yeni düşmanlar yaratmayı zorunlu kılıyor. Savaş meydanları fiziksel dünyadan soyut alanlara da taşındı ve gelişmiş hava, iklim, biyolojik, siber ve bilgi savaşları, insanlık için acının yeni yüzlerini meydana getirdi.
ABD ordusu, dünyayı sömürme girişiminde bulunarak jandarma rolünü üstlenmiş ve saldırı ile savunma amaçlı biyolojik silahlar geliştirmek için milyarlarca dolar harcamıştır. Son yirmi yılda bu alana yaklaşık 100 milyar dolar yatırım yapıldığı tahmin edilmekte ve bu rakamın 2030 yılına kadar artması beklenmektedir.
Bu makale; insanlık onuruna ve özgürlüğe değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleleri ele alırken, küresel elitlerin ve dünya genelindeki işbirlikçilerinin “yenilmez” olduğu yanılgısını oluşturmak değildir. Aksine insanlar izin vermediği müddetçe insanlık aleyhine olan “Büyük Sıfırlama” gibi hedeflerini asla başaramayacakları gerçeğini ortaya koymaktır.
Guwuste.com
Kalk ve uyar, Kötülüğe de dur de