Kalk Ve Uyar! Kötülüğe Dur De!

Hero Image

Climategate Skandalı ve İklimbilimciler

  • 03 Haz 2024

  • Paylaş:
Blog Detail Header

Climategate Skandalı ve İklimbilimciler

 

Küresel elitler tarafından finanse edilen ve satın alınan iklim bilimcileri gerçek bilimi nasıl engelliyorlar?

 

İklim sistemi, atmosfer, kara yüzeyleri, kar ve buzlar, okyanuslar ve diğer su kütleleri ile canlıları kapsayan etkileşimli ve karmaşık bir yapıdır. Kendi iç dinamiklerinin yanı sıra dışsal faktörlerdeki değişikliklere de bağlı olarak zaman içinde evrimleşir. Bu evrim süreci birkaç yüzyıldan fazla sürebilir.

 

Birleşmiş Milletler, 1980’ler de küresel ısınmanın tehlikelerine dikkat çekmişti. 2021 itibarıyla, 2100’e kadar öngörülen 2.4°C’lik sıcaklık artışına göre politikalar geliştiriyor. Fakat bağımsız iklim bilimciler, elde ettikleri verilere göre bu yüzyıl sonuna dek beklenen sıcaklık artışının 1.4°C veya daha az olacağını tahmin ediyorlar. Son 100 yılda yaşanan 1°C’lik sıcaklık artışı, küresel nüfusun %400 artışına, gıda üretiminin yükselmesine ve aşırı hava olaylarından kaynaklanan ölümlerin azalmasına katkı sağlamış olduğu gerçeğini de unutulmamalıdır.

 

Birleşmiş Milletlerin 2100 yılına kadar sıcaklıkların 2.4°C artacağı tahminine karşı çıkan bağımsız iklim bilimciler, sadece “iklim inkârcısı” olarak damgalanmakla kalmıyor, aynı zamanda küresel petrol şirketleri tarafından finanse edildikleri iddialarıyla da karşı karşıya kalıyorlar.

 

Bu durumda İklim Krizi teorisiyle ilgili olarak, ısınan iklimin tehlikeli olduğu iddiası argümanların en zayıf noktası olabilir mi?

 

Birleşmiş Milletler Çevre Programı, 1980’lerde artan küresel ısınmanın tehlikelerini öngörmüştü. Ancak bu sınırlı perspektif, emisyon azaltımı konusunda etkisiz kararlar alınmasına sebep olmuştur. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) tüm verileri göz önünde bulundurmadan aldığı kararları anlamak, bilim ve politika yapımı için olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Dönemin IPCC’sinin BM’nin iklim politikalarını desteklemesi beklenirken, farklı görüşlere sahip bilim insanlarını dışlayan bir yaklaşım benimsenmiştir. Fikir birliği oluşturma çabası içinde, muhalif seslerin susturulduğu ve kötülenmeye çalışıldığı görülmüştür.

 

Şimdide Dünyanın IPCC gündemi altında nasıl acılar çektiğine bakalım;

 

Dünya genelinde birçok ülke zorluklarla mücadele ederken, Küresel Elitler ve işbirlikçileri iklim politikaları üzerinden kazanç elde ediyorlar. Artık yoksul ülkeler için belirlenen uluslararası yardımlar, fosil yakıt emisyonlarını azaltma koşuluyla sağlanıyor. Bu, kronik yoksulluğun azaltılması, aşırı hava olaylarına karşı direncin artırılması ve açlığın hafifletilmesi için ayrılan fonların, fosil yakıt kullanımını kısıtlama çabalarına yönlendirildiği anlamına geliyor.

 

Küresel elitler sadece yardımlarla da kalmayıp borç ve faizle sıkışmış ülkelerin acil finansman ihtiyaçlarını bir fırsata dönüştürüyor; yüksek faiz oranlarının yanı sıra, fosil yakıt emisyonlarını azaltma koşulu da getiriyorlar. Türkiye’nin ekonomisi, borcu daha yüksek faizli borçla döndürme noktasına geldiği için ileride bu tür ağır şartları kabul etmek zorunda kalabilir.

 

Climategate skandalı Nedir?

 

2009 yılına kadar, birçok iklim bilimcisi IPCC’nin desteklenmesinin doğru olduğuna inanıyordu. Fakat 2009’daki Climategate skandalı, bu düşünceyi sarsmıştır. Climategate’in ardından, iklim değişikliği iddiaları konusunda görüşlerini yeniden değerlendirme ve bağımsız analizler yapma yönünde bir eğilim başlamıştır.

 

2009 yılında, East Anglia Üniversitesi’ndeki Climatic Research Unit’ın iç ağına yapılan bir siber saldırı sonucu, binlerce e-posta ve dosya internete sızdırıldı ve ulusal medyalarda yer aldı. O dönemde iklim değişikliği konusunda global bir uzlaşı olmasına rağmen, bu olay iklim bilimine ve veri şeffaflığına yönelik tartışmaları tetikledi. Skandal, bilim insanlarının verileri manipüle ettiği ve iklim değişikliği kanıtlarını abarttığı iddialarını içeren e-postalar nedeniyle “iklim krizi” endişelerini planlı körüklemekle suçlandı. Bu durum iklim bilimi ve veri şeffaflığı konusunda bilim insanları arasında çatışmaya ve medya, kamuoyu ile siyaset üzerinde etkili olmaya yol açtı. Bu skandalın ardından, iklim krizi konusunda şüpheci olanların sayısı hızla artmıştır.

 

Bilim insanları o günden beri, yetersiz iklim modelleriyle yapılan aşırı güvenli tahminlerin, fosil yakıtlara dayalı mevcut enerji sistemine ilişkin politika kararları için uygun olmadığını anlamaya ve anlatmaya devam ediyorlar. Kamuoyuna sunulan bilgiler, gerçekte olduğundan daha endişe verici görünecek şekilde dikkatlice düzenlenmiş, IPCC raporunun sonuçları ise tercih edilen ancak gerçekçi olmayan bir anlatıyı destekleyecek şekilde özellikle seçilmiş görünüyor. Bu durum, sokaktaki insanların abartılı iddialarla karşılaşmasına ve endişelenmesine neden oluyor.

 

Sonuç olarak; Küresel elitler tarafından finanse edilen veya satın alınan iklim bilimcileri ve kuruluşları gerçek bilimi böyle engelliyorlar diyebiliriz bundan sonra…

 

Bu makale; insanlığın onuruna ve özgürlüğüne değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleleri ele alırken, küresel elitlerin ve dünyanın dört bir yanına dağılmış işbirlikçilerinin “yenilmez” olduğu yanılgısını oluşturmak değildir, aksine insanlar izin vermediği müddetçe insanlık aleyhine olan “Büyük Sıfırlama” gibi hedeflerini asla başaramayacakları gerçeğini ortaya koymaktır. Bunlara izin vermemek, onlar için kötü haberlerin başlangıcı olacaktır.

 

Guwuste.com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!

Makale Yazarı

Article Author

GUWUSTE

Yazar

Yazarın Diğer Yazıları

Paylaş:
Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.