ABD de Meydan Gelen Kasırgalar İnsan Yapı mı?
10 Eki 2024
- Paylaş:
Kasırgalar Jeomühendislik Teknolojisinin Başarısının Göstergesi mi?
Son yıllarda, iklim değişikliği ve hava olayları üzerindeki insan etkisi ve jeomühendislik konuları, tartışmaların merkezine oturmuş durumda. ABD’de yaşanan “Helene Kasırgası”, kasırgaların doğal mı yoksa insan eliyle mi yaratıldığına dair kesin şüpheleri gün yüzüne çıkardı. Helene Kasırgası’nın izlediği yol ve davranış biçimi, doğal süreçlerin bir sonucu değil, açıkça manipüle edilmiş bir olaydır. Bu makale, Helene Kasırgası’nın ardındaki gerçekleri ve bu olayın insan müdahalesinin bir ürünü olabileceğini gözler önüne serecektir.
Jeomühendislik Nedir?
Jeomühendislik, gezegenimizin kaderini ellerinde tutan bir güç oyununa dönüştü!
İklim değişikliğini kontrol altına almak için Dünya’nın doğal sistemlerine yapılan bu devasa müdahaleler, insanlığın doğaya meydan okumasının en somut örneği. Bu alan, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için önerilen teknolojik ve mühendislik çözümleriyle dolup taşıyor. Ancak, bu gerçekten bir çözüm mü yoksa daha büyük felaketlerin habercisi mi? Jeomühendislik, geleceğimizi kurtaracak mı yoksa bizi geri dönülmez bir yola mı sürükleyecek? İşte asıl soru bu!
Son Helen Kasırgası Jeomühendislik Ürünü Olabilir!
Helene Kasırgası, Atlantik Okyanusu’nun derinliklerinden kopup gelen ve ABD’nin güneydoğusunu adeta yerle bir eden bir doğa felaketidir! Tropikal fırtınalar, okyanusun kavurucu sıcak sularının buharlaşıp atmosferdeki rüzgarlarla dans etmesiyle doğar. Ancak son Helene, sıradan bir fırtına olmayıp, kaosa sebep olmuş. Sayısız evi uçurmuş karanlığa gömmüş ve can kayıplarına neden olmuştur. Ekonomik yıkımın 160 milyar dolar civarındadır.
- Son Helene Kasırgası gerçekten doğal bir olay mıydı?
- Yoksa yer tabanlı frekans vericileri tarafından manipüle edilip yönlendirilerek yıkıcı bir silaha mı dönüştürüldü?
Bu sorular, kasırganın doğası ve davranışları üzerinde karanlık şüpheler bırakıyor!
Bu şüpheleri daha artıracak bir video çıktı ortaya… “Helene Kasırgası ve Frekans İletimleri, 90 Saniye Alarmı” (Hurricane Helene and Frequency Transmissions, 90 Second Alert) başlığı ile yayınlanan bu videoda konu Dane Wigington tarafından ele alınış şeklini ve yayınlandığı hava olayı görüntüleri, bu gizemli vericilerin kasırganın rotasını nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor. Artık kimse bu olayların tesadüf olduğuna inanamaz!
Videoda şu konuşma geçmektedir;
“Videoda NexRAD ağından gelen ve frekans iletimi olan mavi flaşlar gösterilmektedir. Bu yayınlar, özellikle iletken nanopartiküllere sahiplerse, hava kütlelerini itebilir. Mavi flaş ne kadar güçlü olursa, itici etki de o kadar güçlü olur. Fırtınaların bu yayınlara doğru hareket etmeleri engellenecek ve yayınların olmadığı bir yöne doğru gideceklerdir. Bu da Helene Kasırgası’nın yolunun doğal mı yoksa manipüle edilmiş mi olduğu sorusunu gündeme getirmektedir. Siz karar verin.
Helene Kasırgası’nın izlediği yol ve davranış biçimi doğal süreçlerin ve iklim modellerinin bir sonucu muydu, yoksa manipüle mi edilmişti? Bu videoda görülen dairesel mavi flaşlar, NexRAD verici kurulumları ağından gelen frekans iletimleridir. Mevcut tüm bilimsel kanıtlar, atmosferik frekans iletimlerinin hava kütleleri üzerinde, özellikle de hava kütleleri elektriksel olarak iletken nanopartiküllerle tohumlanmışsa, itici bir etkiye sahip olabileceğini ve olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bir frekans iletim tesisinden gelen mavi flaş ne kadar parlaksa, civardaki herhangi bir hava kütlesi veya fırtına üzerindeki itici etki de o kadar belirgin ve güçlü olacaktır.
Mavi flaşların olmadığı yerde iletim de yoktur, dolayısıyla itici etki de yoktur, dolayısıyla göç eden bir fırtına için direnç de yoktur. Çevirisi: Göç eden bir fırtınanın frekans yayınlarına doğru ilerlemesi engellenecek ve yayınların olmadığı bir yöne kolayca göç edecektir. Tekrar soruyorum, Helene Kasırgası’nın izlediği yol ve davranış biçimi doğanın bir oyunu muydu, yoksa tasarlanmış mıydı? Siz karar verin” ...
Bu tür bir o kadar yeni şüpheler doğuran teoriler genellikle bilimsel topluluk tarafından desteklenmemekte ve uçuk komplo teorisi olarak değerlendirilmektedir. Ancak, hava durumu ve iklim mühendisliği konularında farkındalık ve sorgulamalar yaparak gerçeği bulmayı amaçlayan gruplar tarafından bu tür içerikler paylaşılıp etkili bilgilendirme yapmaktadırlar. Bu toplulukların takipçileri ve meraklılar hava durumu kontrolü ve iklim mühendisliği konularındaki endişelerini dile getirmekte ve bu tür teorilerin medya ve hükümet tarafından göz ardı edildiğini belirtmektedir. Bilimsel topluluklar ise bu tür teorileri kesin bir dille reddediyor ve bunları uçuk komplo teorileri olarak damgalıyorlar! Ancak, hava durumu ve iklim mühendisliği konularında gerçeği arayan gruplar, bu içerikleri paylaşarak etkili bir bilgilendirme savaşı veriyor. Bu toplulukların takipçileri, hava durumu kontrolü ve iklim mühendisliği konusundaki derin endişelerini yüksek sesle dile getiriyor ve bu teorilerin medya ve hükümet tarafından kasıtlı olarak göz ardı edildiğini ifade ediyorlar!
Kuzey Amerika'da Helene Kasırgası sırasında, NEXRAD sisteminin işleyişine dair ciddi tartışmalar patlak verdi.
Kuzey Amerika'da Helene Kasırgası sırasında, NEXRAD sisteminin işleyişi üzerine ciddi tartışmalar ortaya çıktı. Resmi açıklamalara göre, NEXRAD, Ulusal Hava Servisi, Federal Havacılık İdaresi ve ABD Hava Kuvvetleri tarafından işletilen 160 adet yüksek çözünürlüklü S-bandı Doppler meteoroloji radarından oluşuyor ve hava olaylarını izlemek için kullanılıyor. Ancak bu açıklamalar, bahsi geçen gruplar tarafından kesinlikle kabul edilemez bulunuyor. NEXRAD kulelerinin sadece kasırgaları algılamakla kalmayıp, aynı zamanda manipüle ettiğini öne sürüyorlar. Kulelerin yaydığı titreşimler ve radyasyon atımlarının kasırgaları etkilediği ayrıca, bulutların ağır metallerle tohumlandığında, bu radyasyonun hava koşullarını değiştirdiği ve bunun hava manipülasyonunun açık bir kanıtı olduğu savunuluyor. Resmi açıklamaların güvenilmez olduğunu belirten bu gruplar, NEXRAD sisteminin kasırgalar üzerindeki etkisinin derhal sorgulanması gerektiğini ifade ediyorlar.
Jeomühendislik ve Küresel Elitlerin Büyük Sıfırlama Planı İlişkisi
Jeomühendislik bilimi, insanlığın geleceğini tehdit eden küresel elitlerin “Büyük Sıfırlama” planının karanlık ama başarılı bir parçası haline getiriliyor! İklim değişikliği ve hava olayları üzerindeki insan etkisini kontrol etme bahanesiyle, bu bilim dalı artık sadece çevresel etkilerle sınırlı kalmıyor; siyasi ve ekonomik güç oyunlarının merkezine yerleşiyor. Jeomühendislik, dünya ekonomisini ve toplumsal yapıları yeniden şekillendirmek için acımasız bir silah olarak kullanılıyor. Doğal kaynakların, tarım, su kaynakları ve enerji üretimi gibi hayati sektörlerin kontrolü, ekonomik ve politik güçlerin elinde toplanarak, stratejik bir hamleye dönüştürülüyor. Bu süreç, insanlığın kaderini belirleyen bir güç gösterisine dönüştürülmek isteniyor!
Küresel elitlerin karanlık planları, insanlığın geleceğini tehdit eden en büyük tehlikedir! Bu tehditlere karşı durmak, sadece bireylerin değil, tüm insanlığın kaderini belirleyecek bir zorunluluktur. Bireylerin bu tehlikelerin farkına varması ve topluca harekete geçmesi, sürecin gidişatını insanlığın lehine çevirebilir. Toplumsal dayanışmanın yükselmesi, küresel elitler için kötü haberlerin başlangıcı olacaktır!
SADİ ÖZGÜL
Uyanış zamanı geldi!
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!
Uyanık olun, sorgulayın ve gerçeği aramaktan asla vazgeçmeyin…
Guwuste com
Okuyucularımız; kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler…