Karbon Ayak İzi Vergisi Nasıl Hesaplanacak?

 

Karbon ayak izi vergisi, hesaplanması ve uygulanması konusunda önemli detayları ele alacağım.

Günümüzde bankalar, karbon ayak izi hesaplama modüllerini sistemlerine entegre etmeye başlamışlardır. Maestro Kart ve Visa gibi ödeme sistemleri de bu entegrasyon çalışmalarına dahil olmuştur. Bu gelişme, banka kartlarıyla gerçekleştirilen alışverişler, seyahatler, akaryakıt satın alımları ve diğer düzenli giderlerin sürekli olarak takip edilmesini mümkün kılan bir sistem oluşturmuştur.

 

• Ne kadar sık tüketim yapıyorsunuz?
• Karbon salınımı yüksek gıdaları ne sıklıkla tüketiyorsunuz?
• Ne kadar et ve pilav alıyorsunuz?
• Ne kadar seyahat ediyorsunuz?
• Aracınıza ne kadar yakıt alıyorsunuz?

 

Banka sistemleri, bu bilgileri kaydediyor ve karbon hesaplamalarını ilgili kurumlara iletiyor. Ancak mevcut sistem henüz tam işlevsel değil, zira nakit para hala bir alternatif olarak bulunuyor. Dünya genelinde dijital paraya geçiş süreci hız kazanırken, Türkiye’de de nakit paranın tamamen ortadan kaldırılması hedefleniyor.

 

Şu anda yalnızca nakit ödeme seçeneği bulunduğundan, karbon ayak izi vergisi kısmi olarak uygulanmakta. Ancak dijital para birimi kullanıma girdiğinde, yani nakit kullanımı sona erdiğinde, karbon vergisi ve belirlenen limitlerin aşılması durumunda uygulanacak cezalar da aktif hale gelecek. Türkiye’de ‘milli vatandaşlık puanı’ olarak adlandırılabilecek sosyal kredi sistemi, bu yeni düzenlemeleri idare edecek. Bu değişiklikler, merkezi bir sistem aracılığıyla yürütülecek. Market alışverişlerinde nakit ödeme seçeneği ortadan kalkacak, et tüketimi yasaklanabilir veya market alışverişleri üzerinde genel kısıtlamalar uygulanabilir. Ayrıca seyahat ve sağlık hizmetlerine erişim kısıtlamaları da söz konusu olabilir.

 

Karbon ayak izi meselesinin, kurgu olduğunu ve bu sistemin yavaş yavaş kontrollü bir kölelik sistemine dönüşeceği konusunda net bir ifade kullanıyoruz. Eğer karbon ayak izi vergisine itiraz etmezsek, nakit paranın kullanılmadığı bir durumda, hesabınızda paranız olsa bile harcayamayacağınızı vurguluyoruz. Belirlenen miktarın ötesinde yaşamak, yemek yemek ve seyahat etmek mümkün olmayacak. Sürekli olarak bir merkeze bağımlı hale geleceğiz ve onların işlevsel bir parçası olacağız. Bu sürecin son derece tehlikeli olduğunu ve gelecekte büyük sorunlara yol açabileceğini belirtiyoruz. Bu nedenle, tüm küresel projeleri reddediyoruz.

 

Planlı Pandemi sürecinde HES kodları geliştirilerek sosyal alanlara erişim bu kodlar aracılığıyla düzenlendi. Bu uygulamaların bilimsel bir temele dayanmadığı ve asılsız olduğu çok söyledik ve bunun doğru olduğu da ortaya çıktı. Şimdi de iklim krizi yalanlarıyla insanları tamamen kontrol altına almayı ve emir komuta zincirine dahil etmek istemektedirler.

 

Bazı ülkeler, diğerlerinin üretimini kısıtlamayı hedefliyor. Karbon düzenlemeleri, henüz sınırlı olsa da, başlamış bulunmakta; bu, ya karbona uyumlu üretim yapılması ya da dışarıdan alım yapılması gerektiği anlamına geliyor. Bu durum, Türkiye gibi ülkelerin ithalata daha fazla bağımlı olmasına yol açabilir. Kendi üretimlerini, çiftçiliklerini ve hayvancılıklarını devam ettiremeyebilirler. Kontrol ve yönetim, başkalarının eline geçebilir. Tarım kontrolünün kaybedilmesi, üretim kapasitesinin düşmesi ve üretimin imkansız hale gelmesi riski bulunmaktadır.

 

Sonuç olarak ne olacak?

 

Bugün otuz liraya aldığınız bir kilo domatesin tanesi yarın yüz liraya alamayacaksınız. Beslenme ve barınma gibi temel ihtiyaçlar, her ülkenin karşılaştığı önemli sorunlardır ve bu haklar başkasına devredilemez veya verilemez. Bu sebeple, sıfır karbon hedefiyle bağlantılı olduğu iddia edilen ve karbon ayak izi vergisi olarak adlandırılan bu sahte vergi, canlıların olmadığı bir sıfır karbon durumunu ima etmektedir. Ya vergi ödeyeceksiniz ya da hayattan tamamen dışlanacaksınız, yani ölüme terk edileceksiniz anlamına gelir.

 

Bu durumun geri dönüşü olmayacağı gibi düzelmesi de mümkün görünmüyor! Batı’dan borç alabilmek adına Küresel elitlerin tüm politikalarını kabul etmek, yaptırımlara ‘evet’ demek gerekiyor, fakat bu iyileşmeye yol açmıyor. Üretimimizi, tarımımızı, hayvancılığımızı ve yaşam özgürlüklerimizi kaybedersek, yaşam sadece bir kavram olarak kalır. Onların temel sorunu, insansız bir dünya yaratma arzusu. Bu küresel zihniyetin asıl hedefi, insanın olmadığı veya az olduğu bir dünya yaratmak. Kendilerini seçilmiş elitler olarak görüp, diğer insanları yük olarak görmekteler. Dünyayı tüketen ve kaynaklarını kullanamayan birer parazit olarak değerlendiriyorlar.

 

Bu nedenle, iklim kanunu, karbon ayak izi vergisi ve karbon vergisine karşı çıkarak, sesinizi yükseltmeye ve tepki göstermeye çağırıyoruz. Sürekli ifade ettiğimiz gibi, tüm küresel yaptırımları ve baskıları reddediyoruz ve sizlerden de aynı duruşu göstermenizi bekliyoruz.

 

Osman ÜNSAL

Guwuste com
Kalk ve uyar... Kötülüğe ve kötülere dur de!