Birleşmiş Milletlerin Karanlık Planı Deşifre Oldu!!
14 Eyl 2024
- Paylaş:
BM’nin Gizli Ajandası Milli Egemenlikler İçin Tehdit Unsurudur!
Birleşmiş Milletlerin (BM) son zamanlardaki etkinlikleri, dünya düzenini temelden sarsacak ve ulusal egemenlikleri zorlayacak düzeylere varmış görünüyor. Yakın zamanda gerçekleşecek olan “Geleceğin Zirvesi” ise, bu durumun en net şekilde ortaya konulacağı bir platform olarak öne çıkıyor. 20-23 Eylül 2024 tarihlerinde gerçekleştirilecek olan zirve, küresel sorunlara çözümler sunmayı amaçlıyor gibi görünse de, gündemdeki anlaşmalar ve bildiriler, daha derin ve karanlık bir niyeti ima ediyor: O da Tek Dünya Hükümeti’nin oluşumudur.
BM’nin bu zirvede kabul edilmesini umduğu belgeler şunlar:
- Gelecek İçin Pakt
- Gelecek Nesiller İçin Bildirge
- Küresel Dijital Sözleşme
- BM Genel Sekreteri António Guterres’in “Ortak Gündemimiz” belgesi
Dikkatli bir inceleme sonucunda, her belgenin ulusların egemenliğini zayıflatabilecek ve küresel yönetim sistemine geçişi kolaylaştırabilecek öğeler içerdiği anlaşılacaktır.
“Gelecek İçin Pakt”, sürdürülebilir kalkınma ve iklim değişikliğiyle mücadele gibi cazip hedeflerin ardında, ülkelerin ekonomik politikaları üzerindeki kontrolü azaltmayı hedefliyor. Bu, enerji politikalarına müdahale ve ulusal kaynakların kullanımının sınırlanmasını içeriyor.
“Gelecek Nesiller İçin Bildirge”, henüz doğmamış nesillerin haklarını koruma iddiasıyla mevcut nesillerin özgürlüklerini sınırlandırmayı önermektedir. Bu durum, demokrasi ve temsil ilkeleriyle çelişmektedir. Dahası, “gelecek nesillerin temsilcileri”nin kim veya nasıl seçileceği konusu da muğlaktır.
“Küresel Dijital Sözleşme”, internet güvenliği ve dijital haklar gibi kritik meseleleri gündeme getirirken, gerçekte küresel bir izleme sistemi kurmayı amaçlıyor. Bu sözleşme, kişilerin dijital varlıklarını denetim altına almayı ve ifade özgürlüklerini sınırlamayı hedefleyen hükümler barındırıyor.
António Guterres’in “Ortak Gündemimiz” adlı belgesi, tüm bu anlaşmaları birleştirerek BM’nin küresel yönetişimdeki rolünü önemli ölçüde güçlendirmeyi hedefliyor. Bu belge, ulusal devletlerin yetkilerinin BM ve diğer uluslararası kuruluşlara aktarılmasını teklif ediyor.
Bu anlaşmaların en çarpıcı özelliklerinden biri, BM delegelerinin oylama yapabilmeleri için gerekli yasal yetkinin olmamasıdır. Genellikle, bu tür kritik uluslararası anlaşmaların onaylanabilmesi için ülke parlamentolarının onayı şarttır. Ancak BM, bu demokratik süreci atlamaya yönelik adımlar atıyor. Ayrıca, anlaşmaların oluşturulma aşamasında da şeffaflık noksanlığı dikkat çekiyor. Müzakereler gizli yapılıyor ve vatandaşların sürece katılımı kısıtlanıyor. Bu durum, çağdaş demokratik ilkeler ve hesap verilebilirlik ilkesiyle bağdaşmıyor.
Birleşmiş Milletler’in bu adımları, genellikle daha kapsamlı karanlık bir stratejinin bileşeninin adı Büyük Sıfırlamadır. Dünya Ekonomik Forumu’nun kurucusu Klaus Schwab’ın geliştirdiği bu düşünce, Covid-19 pandemisini bir dönüm noktası olarak kullanarak, küresel ekonomik ve sosyal yapıları dönüştürmeyi hedefliyor. Bu stratejik planı aşağıdakileri kapsıyor:
- - Dijital para birimlerine geçiş
- - Evrensel temel gelir uygulaması
- - Sıkı karbon emisyonu regülasyonları
- - Yapay zeka ve robotik teknolojilerin yaygınlaştırılması
Dijital kontrol ve gözetim, günümüzde büyük endişe kaynağıdır. Önerilen dijital kimlik sistemleri, blockchain tabanlı para birimleri ve sosyal kredi sistemleri gibi uygulamalar, her bireyin hareketlerinin ve işlemlerinin sürekli izlenmesini mümkün kılacak. Bu durum, George Orwell’in plan dahilinde “1984” romanında haber verdiği distopik geleceğin gerçekleşme ihtimalini akıllara getiriyor.
Peki, BM neden bu kadar agresif bir şekilde bu değişiklikleri dayatmaya çalışıyor?
Covid-19 pandemisi sırasında yaşananlar, bu sorunun cevabıdır. BM, planlı pandemi gerekçesiyle birçok ülkede uygulanan temel hak ve özgürlük kısıtlamalarına sessiz kalmıştır. Bu da kurumun gerçek amaçlarının başka şeyler olduğunu ortaya koymaktadır. Sokağa çıkma yasakları, zorunlu aşılamalar ve dijital izleme sistemleri gibi tedbirler, insan haklarının ihlal edilmesine yol açmıştır. Bu gelişmeler, ulusal devletlerin egemenliğini tehdit eden ve küresel yönetim sistemine geçişi hızlandıran adımlardır.
Peki, bu gidişata karşı ne yapılabilir? İşte bazı öneriler:
- Bilinçlenme ve Bilgilendirme: Vatandaşlar olarak bu konularda bilinçlenmeli ve çevremizdeki insanları da bilgilendirmeliyiz.
- Siyasi Baskı: Ülkelerimizin BM temsilcilerinden ve hükümetten, bu anlaşmaları dikkatle incelemelerini ve gerekirse reddetmelerini talep etmeliyiz.
- Halk Katılımı: Bu süreçlerde gerçek bir halk katılımının sağlanması için baskı oluşturmalıyız.
- Medya ve Sivil Toplum: Medya kuruluşları ve sivil toplum örgütleri, bu konuları gündeme getirmeli ve kamuoyunu bilgilendirmelidir.
- Alternatif Sistemler: Merkezi olmayan, şeffaf ve demokratik alternatif sistemler geliştirmeli ve desteklemeliyiz.
- Uluslararası İşbirliği: Bu tehdide karşı diğer ülkelerdeki benzer düşünen toplumlardaki gruplarla kollektif işbirliği yapmalıyız.
Küresel Elitlerin “Büyük Sıfırlama” Planı Bunun Neresinde?
Bu gelişmelerin ardında, küresel elitlerin “Büyük Sıfırlama” olarak adlandırılan planı bulunmaktadır. Planlı Covid-19 ve Maymun Çiçeği krizini bir fırsat olarak kullanarak dünya düzenini yeniden tasarlamayı hedefliyor.
“Büyük Sıfırlama” özünde şunları hedefliyor:
- 1- Dijital para ve merkezi ekonomi ile finansal özgürlüğümüzü kısıtlamak
- 2- Yapay zeka ve biyoteknoloji ile insan doğasını değiştirmek
- 3- Ulus devletlerin yetkilerini uluslararası kuruluşlara devrederek demokrasiyi zayıflatmak
- 4- İleri teknoloji ile bireyleri sürekli gözetim altında tutmak
Bu plan, Birleşmiş Milletlerin girişimleriyle birleştirilerek özgürlüğümüze, demokrasimize ve ulusal egemenliğimize ciddi bir tehdit oluşturuyor. Uyanık kalmalı, bu tehlikeye karşı sesimizi güçlü bir şekilde yükseltmeli ve haklarımızı kararlılıkla savunmalıyız. Geleceğimiz, bugün göstereceğimiz direnişe bağlıdır.
Şunu özellikle belirtmek isteriz ki;
Bu makalede insanlığın onuruna ve özgürlüğüne değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleler ele alınırken, küresel elitlerin insanlık aleyhine hedefi olan Büyük Sıfırlama Planlarının “yenilmez” olduğu yanılgısını oluşturmak asla değildir. Aksine geçmişteki ve günümüzdeki gelişmelerden haberdar etmek ve insanlar izin vermediği müddetçe karanlık hedeflerini asla başaramayacakları gerçeğini vurgulamaktır. Bu tür faaliyetlerine izin vermemek ve başa çıkmak için dünya çapında güçlü işbirliği ve güçlü kollektif dayanışmanı kurulması önemlidir. Bu da onlar için kötü haberlerin başlangıcı olacaktır.
Bu çabalar, yalnızca kendimiz için değil, aynı zamanda gelecek kuşaklar için de sürdürülmelidir. Sessizlik, şeytani planları onaylamak anlamına gelir. Özgürlük ve egemenlik uğruna mücadele eden atalarımızın bıraktığı mirası korumak bizim olmazsa olmaz görevimizdir.
Guwuste com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!
Uyanık olun, sorgulayın ve gerçeği aramaktan asla vazgeçmeyin…
Okuyucularımız; kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girer…