Bu hedef yıllardır aşikârdı ve Covid salgını ile başlayan süreç, tüm şüphelerin doğru olabileceğini ortaya çıkardı. Küresel Şeytanların gündemi de son yıllarda biraz yön değiştirmiş olabilir. Ancak hedefleri hep aynı kalacaktır.

Küresel Şeytanların hedeflerini belirli bir varlıkla ilişkilendirmek kolektif uyanışı ve ardından direnişi güçlendireceğinden, potansiyel ‘tek dünya hükümetini’ açıkça ilan etmeyebilirler. Kabilecilik ve milliyetçilik kamuoyunu manipüle etmek isteyenler için değerli araçlar olduğundan milliyeti ortadan kaldırılmayacaktır. Ulus-devletlerin varlığı uluslarüstü bir kontrol sisteminin varlığını belki engellemeyebilir. Mesela eyalet sistemiyle yönetilen ülkelerdeki merkezi hükümetin varlığını ortadan kaldırmayacağı gibi.

Bölgesel farklılıklar ve politik çeşitlilik siyasi manzaradaki gerçek tercih eksikliğini maskeleyeceğinden, sistemik değişimin net bir ilanı asla olmayabilir. Kapitalizm, komünizm, sosyalizm, demokrasi, tiranlık ve monarşi gibi kelimeler orijinal anlamlarını yitirecek olsa da asla terk edilmeyecektir.

Küreselleşme (Globalizm) BM üyesi devletlilerin hükümet sistemlerine sahip gibi görünen ancak aynı temel varsayımlara dayanan, çoğunlukla sadece ismen var olan bir grup ulus-devletlerini ortaya çıkarabilir. Böyle bir şey olursa hepsi de seçilmemiş ve açıklanmamış bir üst otoriteye hesap vereceklerdir.

Küresel yönetişim hedefinde başarıya giden yolda şu üç saç ayağı önemli rol oynayabilir:
– Dijital Para,
– Dijital Kimlik,
– İklim Krizi Yönetimi.
Bu temel modelin tüm köşelerin aşındığı ve gerçek egemen güçlerin tamamen zayıfladığı dinamik bir ağa dönüştürülmesinde mutlaka çok önemli bir rol oynayacaktır.

Şimdi bu üç saç ayağını bir bakalım

1. DİJİTAL PARA

Dünya ülkelerinin %90’ından fazlası şu anda kendi merkez bankaları tarafından çıkarılan yeni bir dijital para birimini benimsiyor. Dijital para her işlem üzerinde tam kontrol imkânı sunuyor ve programlanabilir olması halinde her işlem üzerinde kontrol imkânı da sağlayacaktır. Ancak, küresel bir hükümet kurmanın anahtarları nakitsiz toplum oluşturmaktan geçmektedir. Ayrıca “birlikte çalışabilirlik “tir. Birlikte çalışılabirlikten kasıt, Merkez Bankası Dijital Para Birimleri (CBDC’ler) kendi bağımsız tasarımlarına sahip olacak, ancak birbirleriyle etkileşim ve iletişim kuracak şekilde tasarlanacaktır. Bu CBDC’ler büyük ölçüde Bank for International Settlements (BIS) ve diğer küresel finans kurumları tarafından oluşturulan yönergelerin yanı sıra belirli sayıda önde gelen teknoloji şirketi tarafından geliştirilen yönergeleri takip edecektir.

20-23 Haziran tarihli Dünya Ekonomik Forumu raporu, Merkez Bankası Dijital Para Birimi Küresel Birlikte Çalışabilirlik İlkelerinin önemini vurgulamaktadır. Rapor, Merkez Bankalarının bir dizi yol gösterici ilkeyi takip ederek tasarım sürecinin başlarında birlikte çalışabilirlik hususlarına öncelik vermelerini önermektedir. Bu kapsamlı ilkeler ve standartlar seti, “tek para birimi” hedefine ulaşmak için küresel koordinasyonu kolaylaştıracak ve CBDC’lerin sorunsuz bir şekilde uygulanmasını sağlayacaktır. Merkez Bankaları bu ilkeleri benimseyerek uyumlu ve birbirine bağlı bir CBDC ekosistemi yaratmaya çalışabilirler.

Dünya Ekonomik Forumu web sitesi, başarılı uygulama ve birlikte çalışabilirliğin teşvik edilmesi için küresel koordinasyonun önemini açıkça vurgulamaktadır ve “Birlikte çalışabilirlik” ilkelerine bağlı kalarak, merkez bankası dijital para birimleri uyumlu bir şekilde gelişebilir, verimli ve birbirine bağlı dijital ödeme sistemlerine yol açabilir…

2. DİJİTAL KİMLİK

Zorunlu küresel dijital kimliklere yönelik baskılar 2000’li yılların başından bu yana devam etmekte olup, Tony Blair’in Birleşik Krallık’taki “Ulusal Kimlik Kartları” önemli bir girişimdir. Dijital kimliğin güvenliği arttıracağına, sınırları güvence altına alacağına, aşı durumunu takip edeceğine, insan kimliğini doğrulayacağına ve finansal katılımı teşvik edeceğine inanılıyor. Ancak dijital kimlik hizmetlerinin yaygınlaşması insan hakları açısından tehdit oluşturabilir. Ancak büyük sıfırlamacıların menfaatine “Birlikte çalışabilirlik, verimli, sürdürülebilir ve faydalı kimlik ekosistemleri geliştirmenin” anahtarıdır.

Dünya Bankası’nın “Identity4Development” programı kimlik ekosistemlerinin geliştirilmesinde birlikte çalışabilirliğin önemini vurgulamaktadır. Nordik ve Baltık dijital bakanları sınırlar ötesinde birlikte çalışabilir dijital kimlikler için çağrıda bulunurken, Open Identity Exchange gibi STK’lar veri standartlarına duyulan ihtiyacı vurgulamaktadır. Giderek artan sayıda birçok ülke dijital kimlikleri benimsiyor, büyük şirketlerle ortaklık kuruyor ve sınır ötesi birlikte çalışabilirliği teşvik ediyor. Ekim 2023’te Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı dijital kimliklerin tasarımı ve kullanımı için kılavuz ilkeler yayınladı. Sistem, küresel şeytani bir hükümetin varlığını gizlemek amacıyla merkezi olmayan bir model üzerinde çalışmaktadır.

3. İKLİM KRİZİ YÖNETİMİ

İklim değişikliği yıllardır dünya liderleri için önemli bir endişe kaynağı olmuştur. Kendileri ne kadar reddetseler de bunu insan karşıtı teknokratların gündemlerini ilerletmek için kullandıkları bir strateji olduğunu ortaya çıkmaktadır. 2010 yılında iklim değişikliği uzmanları, insanların iklim değişikliğini etkili bir şekilde ele almak ve mücadele edebilmek için gerekli becerilerden yoksun olabileceğini öne sürmekle kalmamış, demokrasinin geçici olarak askıya alınmasını önerecek kadar işi azıtmışlardı.

2019 yılında ise işi iyice ilerletmiş olmalılar ki, Bloomberg; “İklim Değişikliği Ulusal Egemenliği Etkileyecek” başlıklı makaleler yayınladı. Küresel Şeytanların fonladığı bazı akademisyenler ile iklim uzmanları devletlerin egemenliklerinin bir kısmından vazgeçmeye istekli olmadıkları sürece iklim değişikliği gibi küresel krizleri ele almakta zorlanacaklarını belirttiler.

Şu anda birçok devlet, iklim değişikliğinin çözümü için küresel iş birliği gerektiren acil bir sorun olduğu konusunda hemfikir. Ancak iklim değişikliğinin kapsamının genişletilmesi ve her soruna çözüm olarak kullanılması yönünde artan şüphe uyandıracak bir eğilim var. Domuz gribi salgınının ardından bu seferde iklim değişikliği bir sağlık krizi olarak yeniden adlandırıldı. Şimdi de iklim değişikliğinin bir gıda krizine neden olduğu iddia ediliyor.

Küresel Şeytanların hâkim olduğu uluslararası ticaret karteli ise; iklimle ilgili kaygılar dikkate alınması ve Dünya Bankası eğitim reformunun iklim değişikliğiyle mücadeleye yardımcı olabileceği propagandasını yaymaya çalışıyor. IMF’de fırsattan istifade daha da ileri giderek her ülkenin karbon vergisi uygulaması gerektiğini ve Merkez Bankaları dijital para birimlerinin (CBDC’ler) olumlu çevresel etkileri olabileceğini öne sürmeye başladı bile…

Bulut bilişim aracılığı ve yapay zekâ ile donatılmış sözde modern tek dünya hükümet, tüm politika kararlarını iklim değişikliği merceğinden alacaktır bundan sonrasında.

Sonrasında belki de “tek para birimi” yerine, uyumlu bir karbonsuz ödeme ekosistemi oluşturmak için birlikte çalışan ama birden fazla birlikte çalışabilir dijital para birimi olacaktır. Birbirine bağlı kimlik ağları, güvenliği artırmak için serbest veri akışını teşvik edecektir.

Görünen o ki;
Büyük Sıfırlamacılar ne kadar iletişim ve propaganda araçları varsa, hepsini kullanarak tüm bunların şeytani bir plan olduğu reddeceklerdir.

İnsanlar ise ayakta uyuyup boşuna otel kirası verir gibi uyutulmaktan uyanamaz ve kollektif mücadele için örgütleşemezlerse, 2024 ve sonrasında küresel şeytanlar Büyük Sıfırlamayı kolaylıkla gerçekleştirmek için yönetişim sistemlerini örümcek ağı gibi bölümlere ayrılmış olacaktır.

İşte o zaman inkâr edilemez bir şekilde Büyük Sıfırlamanın tıkır tıkır hayata nasıl geçirdikleri göstereceklerdir…
**

Bizde küresel ifşa olarak şunu söyleyebiliriz;
Yerde ve gökte hiçbir şey gizli değildir. İnsanlar ise uyanık olduğu müddetçe şeytanın planları zayıftır. Çünkü Allah’ın vaadi vardır.

Okuduğunuz ve uyanık kalmak istediğiniz için teşekkürler…