DSÖ’den Maymun Çiçeği Eşcinsellerde Görülüyor Tuzağı!
03 Eyl 2024
- Paylaş:
DSÖ'nün "Maymun çiçeği hastalığı eşcinsellerde daha yaygın görülüyor" açıklamasına ne kadar sevinirdiniz?
Bu soruya hemen cevap vermeyin!
Oyuna gelmemek için makalemizi okuduktan sonra iyi düşünerek cevabınızı vermenizi tavsiye ederiz...
Öyleyse başlayalım doğru cevapları aramaya
Masa üstü tatbikatlarla planlanmış küresel sağlık krizleri, insanlık için ciddi tehditler oluşturarak endişe ve korkulara sebep olmaktadır. Dünya nüfusunu azaltmayı misyon edinmiş Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) mpox (eski adıyla maymun çiçeği) salgınına yönelik acil durum ilanı, bu tür krizlerin nasıl yönetildiğine dair önemli soruları gündeme getirmektedir.
Küresel Sağlık Tehditlerini Kim Organize Ediyor?
Küresel sağlık tehditleri, yalnızca olmayan hastalıkların yaydırılmasıyla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda toplumsal yapıları ve ekonomik dengeleri de sarsmaktadır. Mpox sözde salgınının, özellikle “erkeklerle seks yapan erkekler” (MSM) arasında yoğunlaştığının iddia edilmesinin arkasındaki karanlık plan, LGBT’nin araç olarak kullanılarak tüm insanlığın hedef alınmış olmasıdır aslında… Bu durum, küresel elitlerin sağlık politikalarını yanılgısal stratejilerle insanlık aleyhine nasıl şekillendirdiğini açıkça ortaya koymaktadır.
DSÖ’nün Acil Durum İlanı ve Sözde Bilimsel Temelleri…
DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros mpox için Uluslararası Öneme Sahip Halk Sağlığı Acil Durumu (PHEIC) ilanı, bilimsel verilerin ve metodolojilerin geçerliliği konusunda yeni sorgulamalara kapı açmıştır. İstedikleri sonucu çıkarmak üzerinde oynama istismarına açık PCR testleri ve yanlı örnekleme yöntemleri, bu kararların bilimsel temellerini sorgulatan unsurlardır.
Halk Algıları ve Yanlış Bilgilendirme Nasıl Yapılıyor?
Planlanmış Sağlık krizleri sırasında halk arasında yanılgılara sebep olması amacıyla planlı yanlış bilgilendirme yapmaya devam etmektedirler. Bunlardan biride Mpox-Maymun Çiçeği salgınının özellikle “Erkeklerle Seks Yapan Erkekler Arasında” olduğu ifadesidir. Bunu açıklamak ve yayılmasını sağlamaktır. Sonrasında gerçekte hiç var olmayan bir virüs salgınını halk arasında “Allah LGBT’lilerin şimdi belasını verdi” söylemiyle de ustaca ilişkilendirerek, var olduğu yanılgısını oluşturmuştur. Bu bir hokkabazlık oyunudur. Çok daha ilginci ise yeni nesil aşılar ile PCR testi karşıtı birçok bilim insanı da bu yanılgıya düşmektedir.
Maymun çiçeği yalanı, hiç var olmayan Covid19’a şifa olsun diye icat edilen mRNA’lı ve grafenli aşı adayı kimyasal sıvının, ortaya çıkan hasarlarını örtbas etmek üzere ortaya atılmıştır. Hasar bazı insanlarda ‘deri döküntüleri‘ olarak ortaya çıkıyor. Fakat DSÖ buna ‘maymun çiçeği’ diyor olsa da, bunun koca bir yalan olduğu bağımsız birçok uzman tarafından dile getirilmektedir.
Maymun Çiçeği Eşcinsellerde Daha Yaygın Görülüyor Söylemi Neden Tehlikeli?
1-) DSÖ bunu müdahaleye açık PCR ile yaptığı bir ankete dayandırarak söylemişti. Çünkü PCR onu icat eden Kary Mullis’in de dediği gibi “virüs tespit etmez.” PCR sadece kendisine tanımlanan ve “virüs”e ait olduğu söylenen binlerce nükleotid satırı arasından oldukça kısmi bir bölümü arar ama onun virüse ait olduğunu belirtemez. O sonuç sadece bir varsayımsal olarak isteğe bağlı “virüs” olarak yorumlanabilir. Özgül ve yüksek duyarlıklı değildir. CT değeri artırıldığında her şeye “pozitif” sonuç verebilir. DSÖ PCR anketi için eşcinsel yoğunluktaki bir test grubunu da seçtiyse elbette sonuç da “eşcinsellerde daha yaygın” olarak çıkacaktır. Daha bu yönde bir “seçmece” yapılıp yapılmadığı da bilinmiyor. Öyle ya da böyle PCR anketinin, PCR’in pozitif sonuçlarına güvenilmeyeceğinden bilimsel anlamda hiçbir değeri yoktur. Eğer siz “maymun çiçeği eşcinsellerde daha yaygın görülüyor” derseniz aslında virüs tespit etmeyen PCR’ın virüs tespit ettiği yalanını kabul etmiş olursunuz! Buda isteğe, siparişe ve ücretin büyüklüğüne göre istenilen sonucu çıkarmak gibi birşeydir.
2-) “Maymun çiçeği eşcinsellerde daha yaygın görülüyor” derseniz, yada inanırsanız bu planlanmış salgın yalanını kabul etmiş olursunuz!
3-) “Maymun çiçeği eşcinsellerde daha yaygın görülüyor” derseniz, Covid aşı hasarlarından başta “deri döküntüleri” ve “lenfosit problemlerini” alıp “maymun çiçeği” olgusu olarak sunulmasına, dolayısıyla Covid aşı hasarlarının böylelikle örtbas edilmesine önayak olursunuz!
4-) Çok daha ilginç olanı, covid aşısı sonrası “deri döküntüleri” yaşayan bir insan, “maymun çiçeği” şüphesiyle test verdiğinde ve pozitif çıkarıldığında eşcinsel olduğu yönünde zan altında bırakılacaktır. Şimdi binlerce insanın bu “damgayı” yediğini düşünün. Bu sosyal bir infiale sebep olur ve yine sosyal anlamda çok yıkıcı sonuçlar doğurur, işte siz de “maymun çiçeği eşcinsellerde daha yaygın görülüyor” derseniz, toplumun bu tuzağa düşmesine yardım ve yataklık yaparak imkan sağlamış olursunuz!
5-) “Maymun çiçeği eşcinsellerde daha yaygın görülüyor” derseniz, esasta aşı mağduru olan insanların PCR ile pozitif çıkarılması ve bu sonuçların artmasıyla “toplumda gizli eşcinselliğin yaygın olduğu” düşüncesini topluma empoze etme girişimlerine yardım ve yataklık etmekle kalmayıp, LGBT’nin “eşcinselliğin yönelim (genetikle gelen) olduğu” iddiasını güçlendirmiş olursunuz!
6-) “Maymun çiçeği eşcinsellerde daha yaygın görülüyorsa DSÖ önce eşcinselleri aşılasın madem” derseniz ve “bu söylemi de DSÖ’ye karşı bir koz olarak kullanıyorum ki çocuklar aşılanmasın” diyorsanız olağanüstü bir yanılgının içindesinizdir. Birde üstüne bunları sosyal medyada yazıp çizdiğiniz için kitleleri de o yanılgıya düşürüyorsunuz! Sizin bu hatalı stratejiler onlara kefil olmak gibidir. DSÖ ve onun bağlı olduğu küresel elit çete için yalan söylemek, su içme basitliğindedir. Bugün “eşcinsellerde yaygın” derler, yarın “beşikten en yaşlısına herkeste bulaş tehlikesi var” diyerek sırayı mutlaka çocuklarımıza torunlarımıza getirirler! Bu tehlikeye rağmen “Maymun çiçeği eşcinsellerde daha yaygın görülüyor” derseniz, aşılı-aşısız fark etmeksizin insanları yeni aşı programına yönlendirmiş olursunuz!
7-) “Maymun çiçeği eşcinsellerde daha yaygın görülüyor” derseniz siz yalancı bir sevinme halinde olursunuz. Çünkü bu en çok WEF sevinir, DSÖ sevinir, ilaç şirketleri sevinir, LGBT sevinir! Çünkü bu söylem dillendirmeye devam edildiğinde küresel elit çetenin istedikleri tuzağa hem kendiniz düşmüş hem de size inanan insanları düşürmüş olursunuz!
Şu iyi bilinmelidir ki, maymun çiçeği virüsü ve salgını yoktur. “Maymun çiçeği” yalanı planlı pandemi sürecindeki Covid-19 aşı hasarlarını örtbas etmek üzere ortaya atıldı! Artık insanlara gerçekleri söyleyin. Ama bunu yaparken de gerçeklerin içine DSO’nün tuzaklarına yönlendirecek yalanları katmayın! (Bu bölümde Gül Temel’den alıntı yapılmıştır)
Maymun Çiçeği Hikayesi Küresel Elitlerin Büyük Sıfırlama Planlarının Neresinde?
Küresel elitler “büyük sıfırlama” hedeflerini gerçekleştirmek için hiçbir taşın altını boş bırakmak istememektedirler. Bu hedefe yönelik planlar, ekonomik sistemlerin yeniden düzenlenmesi, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik hedefleri etrafında şekillenmektedir. Planlı Küresel sağlık krizleri de bunlardan biridir. Dünya nüfusunun çok fazla olduğunu ve “PLAN 2030” kapsamında 2035’e kadar nüfus hızının azaltılması gerektiğini gizlemeye ihtiyaç duymadan açıklamıştı. Küresel şeytanların toplanma merkezi olan Dünya ekonomik formu (WEF) ve onun isteklerini yerine getirmek için kurulan Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) mpox salgınına yönelik gerçekleştirmek istediği dünya çapındaki eylemleri bu kapsamda görülmelidir.
Son olarak şunu söyleyebiliriz;
Erkek ve kadın arasında cinsiyetsiz üçüncü bir Transhumanist bir insan nesli yaratmanın hedeflendiği bir ortamda maymun çiçeği yalanına inanıp ta mRNA’lı ve grafenli yeni genetik aşı terapisi tıpkı covid19 olduğu tekrar güvenenlere, bu kararlarını kendi tercihleridir demek yerine akıllarını başlarına toplamalarını bu gerçekleri iyi bilmelerini tavsiye ederiz.
Klasikleşen şu uyarımızı tekrar yaparak makaleye son vermek istiyorum;
Bu makalede insanlığın onuruna ve özgürlüğüne değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleleri ele alırken, küresel elitlerin hedefi olan Büyük Sıfırlama Planlarının “yenilmez” olduğu yanılgısını oluşturmak asla değildir. Aksine gelişmelerden haberdar etmek ve insanlar izin vermediği müddetçe karanlık hedeflerini asla başaramayacakları gerçeğini vurgulamaktır. Bu tür faaliyetlerine izin vermemek ve başa çıkmak için dünya çapında güçlü işbirliği ve güçlü kollektif dayanışmanı kurulması önemlidir. Bu da onlar için kötü haberlerin başlangıcı olacaktır.
SADİ ÖZGÜL
Guwuste com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!
Uyanık olun, sorgulayın ve gerçeği aramaktan asla vazgeçmeyin…
Okuyucularımız; kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girer…