COVID-19 Aşıları Aleyhine Açılan Davalar ve Türkiye
27 Haz 2024
- Paylaş:
COVID-19 Aşıları Aleyhine Açılan Davalar ve Türkiye
COVID19 aşısı üreticisi Pfizer hakkında açılan davalarda önemli gelişmeler yaşanıyor.
ABD’nin Kansas eyaletinde Pfizer’e karşı açılan davada, tüketicileri ve hastaları koruma yasalarının ihlali ve ürünün yanlış tanıtımı gibi suçlamalar yer almaktadır. Bu davalarda, Pfizer’in COVID19 aşısının güvenliği ve etkinliği konusunda yanıltıcı bilgi verdiği iddia edilmektedir. Bu geniş çaplı davanın başarılı olması durumunda, sadece ABD’nin diğer eyaletlerinde değil dünya genelinde benzer davalara yol açabileceği ifade ediliyor.
Davanın kapsamına bakalım şimdide
1-) Pfizer’in Yanıltıcı Bilgileri
Pfizer, COVID-19 aşısının güvenliği ve etkinliği konusunda iddialı bir duruş sergilemektedir. Ancak, aşının ciddi advers olaylarla bağlantılı olduğu ve bu bilgilerin gizlendiği öne sürülmektedir. Bu advers olaylar arasında miyokardit ve perikardit gibi ciddi yan etkiler yer almaktadır. İddialara göre, Pfizer aşının zaman içinde etkinliğinin azaldığını ve COVID-19’un çeşitli varyantlarına karşı tam koruma sağlamadığını biliyordu, ancak bu bilgileri halktan sakladı.
Yapılan araştırmalar ve sağlık otoritelerinin açıklamaları, COVID-19 aşılarının, özellikle hastaneye yatışları ve ölümleri azaltmadığı gibi artırdığını da göstermektedir. Ayrıca, Pfizer aşısının gençlerde miyokardit ve perikardit vakalarının oldukça artırdığı belirtilmiştir. Biontech aşısının etkinliği ve COVID-19 varyantlarına karşı koruması hakkında yapılan çalışmalar ise aşının bulaşı ve ciddi hastalıklar yanında aşı yaralanmalarını önemli ölçüde artırdığını da ortaya koymaktadır.
Eğer bu suçlamalar gerçekse, bilgilendirilmiş rızanın temel prensipleri zarar görebilir; çünkü eksik veya yanıltıcı bilgilerle gerçek bir onay oluşturulamaz. Ayrıca, Pfizer’in COVID-19 aşısının güvenlik ve etkinlik verilerini gizlemek amacıyla gizlilik sözleşmelerini kullandığı ve bu bilgileri kamuoyundan sakladığı öne sürülüyor. Bu tür davranışlar, insanların güvenli ve etkili bir aşıya erişim hakkını sınırlayabilir ve bilgilendirilmiş onay ile halkın sağlığının korunmasında önemli sorunlara yol açabilir.
2-) Aşının Bulaşmayı Önleme İddiaları
Pfizer’ın COVID-19 aşısının virüsün yayılmasını önleme iddiaları, klinik denemeler sırasında doğrulanmamış ve aşının bulaşmayı engelleme kapasitesi özel olarak incelenmemiştir. Bununla birlikte, Pfizer’in aşı hakkındaki eleştirel sosyal medya yorumlarını sansürlemeye çalıştığı iddiaları da mevcuttur. Bu tür sansür iddiaları, pandemi sırasında kritik bilgilerin saklanmış olabileceği kaygılarını güçlendiriyor.
3-) Finansal Kazançlar ve Hukuki İhlaller
Pfizer’ın COVID-19 aşısını bilerek yanlış tanıtması, şirketin sadece iki yıl içinde yaklaşık 75 milyar dolarlık rekor bir haksız gelir elde etmesine yol açtı. Bu durum, Kansas eyaletiyle yapılan ön izin anlaşmalarını ihlal etmekte ve Kansas Tüketici Koruma Yasası’na aykırı düşmektedir. Pfizer’ın bu tutumları, diğer eyaletlerde ve ülkelerde de benzer yasal sonuçlara neden olabilir. Kansas’ta açılan bu dava, Pfizer’ın COVID-19 aşısıyla ilgili eylemleri ve iddialarının dünya genelinde yasal davaları ve sonuçlarını belirleyecek önemli bir dönüm noktasıdır.
4-) Gizlilik Anlaşmaları ve Veri Gizleme
Pfizer’in COVID-19 aşısı üzerindeki çalışmaları, güvenlik ve etkinlik verilerinin korunması için gizlilik anlaşmaları kullanıldığı yönünde iddialarla gündeme gelmiştir. Araştırma sürecinde deneklerin sonuçlarına erişimin kısıtlanması ve plasebo grubu verilerinin saklanması, uzun dönem güvenlik verilerinin takibini güçleştirmiştir. Bu durum, bilimsel topluluk ve genel kamuoyu arasında endişe ve kızgınlığa sebep olmuştur. Pfizer’in finansmanı ve çalışanlarının katılımıyla yürütülen COVID-19 aşı çalışmaları, şirketin bağımsızlığı ve çalışmanın tarafsızlığı hakkında soru işaretlerine sebep olmuştur.
Sonuç ve Beklentiler
Türkiye’de yargı süreçlerinin uzunluğu ve ilk duruşma tarihlerinin belirsizliği, adalet sistemine olan güveni sarsmakta ve vatandaşların hak arayışını zorlaştırmaktadır. Duruşmaların sürekli ertelenmesi, adeta davalardan zaman aşımı yoluyla sıyrılma izlenimi uyandırıyor ve bu da haklı olarak endişe ve kaygıları beraberinde getiriyor. Adaletin hızlı ve etkin bir şekilde tecelli etmesi, vatandaşların temel hak ve özgürlüklerinin korunması açısından hayati önem taşımaktadır.
Bu makale; insanlığın onuruna ve özgürlüğüne değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleleri ele alırken, insanlık aleyhine faaliyetler yürütenlerin “yenilmez” olduğu yanılgısını oluşturmak değildir, aksine insanlar izin vermediği müddetçe insanlık aleyhine olan hedeflerini asla başaramayacakları gerçeğini ortaya koymaktır. Bunlara izin vermemek, onlar için kötü haberlerin başlangıcı olacaktır.
Guwuste com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!
Okuyucularımız; kaynak göstermek şartıyla içerikleri izin almadan kullanabilirler…