Ortaya çıkan bir araştırma sonucuna göre, klasik yöntemlerle aşı olmak yerine havadan püskürtme yöntemiyle de toplu aşılama yapılabilecek.
Bilim insanları ise, geçmişte ortaya atılan iğne ve enjeksiyon ihtiyacını ortadan kaldırarak hava yoluyla verilebilecek bir aşı fikrine çok sevinmişlerdi. Ancak bu fikri, kötüye kullanım potansiyelini görenler de var. Birçok araştırmacı bu yönde gizli bio-geliştirme olasılığı hakkındaki endişelerini hala dile getirmekteler. Bu yenilikçi aşılama yönteminin geniş kitleleri haberleri olmadan aşılamak için uygun bir araç olarak kullanılabileceği gibi yavaş yavaş işini halleden kitle imha silahına dönüşebilme fikri ile endişeleri artırmıştır.
Peki öyleyse böyle bir çalışma gerçekten var mı?
Evet var!! Yale Üniversitesi’nin çalışması, içine mRNA’lı ve grafenli aşı adayı kimyasal sıvıları kas içine enjeksiyon yapmak yerine püskürtmek için bir sistemi geliştirdiğini ortaya koyuyor. Yeni araştırma ayrıca mRNA’nın genlerden etkilenebileceğini ve sistemin çeşitli hastalıklara ve sözde virüslere müdahale edilebileceğini gösteriyormuş. Havadan püskürtme yöntemi insanların aşılanma şeklini kökten değiştirebilecek bir devrim niteliğindeymiş.
Araştırmacılar bu yönteminin insanların aşılanma şeklini kökten değiştirebileceğini şu güzellemeler ile anlatıyorlar. Aşıdan korkanların aşılanmasını ve uzak bölgelerdeki kırsallara ulaşmanın da kolaylaştıracağını da söylüyorlar. Ama hepsi bu kadar değil. Aşının hava yoluyla taşınması ve popülasyon yoluyla hızla yayılmasını mümkün kılarak bağışıklığı da düzenleyecekmiş.
Araştırmacılar yarattıkları ürünün etkinliğini test etmek için fareler üzerinde bir çalışma yürütmüşler. Bu minik canlılara, hayvanlarda etkinliği kanıtlanmış olan mRNA COVID-19 aşılarını taşıyan nanopartiküllerden iki intranazal doz burundan verilmiş. Sonuçlar hayret verici olmaktan başka bir şey değilmiş. Ürettikleri kimyasal sıvının farelerde bağışıklığa neden olduğunu ve ölümcül mücadeleden koruduğunu gördükleri yönündeki potansiyel göstermekte olduklarını açıkladılar. Verilen mRNA’lar farelerin akciğerlerinde verimli bir şekilde proteinlere çevirerek tıbbın geleceği için inanılmaz bir potansiyele davetiye çıkarmakta imiş.
Araştırmacılar bununla da yetinmeyip aşı olmaktan korkanlar ve enjekte edilemeyecek kadar küçük çocuklar için ağızdan ve burundan oral bir mRNA ürünü aşı da geliştirmişler.
Görünüşe göre “niyetleri şüpheli” bilim insanları oral veya püskürtmeli mRNA ürününü aşılar hedefliyor olsalar da, gayeleri en az maliyetle, en az zamanda, en az çabayla, sorunsuz ve mümkün olduğunca çok sayıda insana ulaşmaktır. Bu yöntem sadece hastalıklarla mücadele edebileceğimiz anlamına gelmiyor, aynı zamanda “sözde” virüsleri kötü niyetli amaçlar için potansiyel olarak silah haline getirebileceğimiz anlamına da geliyor. Havadan ilaçlama nüfusun kontrol edildiği ve hastalıkların yayılmasının engellendiği distopik bir geleceğe yol açabilir.
Ama ne pahasına?
ABD hükümeti, özellikle mRNA aşılarının geliştirilmesine odaklanarak sözde COVID-19 önleme ve müdahale tedbirlerini geliştirmek için aktif olarak çalışmaktadır. Bu aşıların “önemi ve etkinliği” konusunda kamuoyunu eğitmek ve ikna etmek için yüksek bütçeli tanıtım faaliyetleriyle birlikte yoğun çaba sarf etmekte.
Bununla birlikte, havadan aşı uygulamasına yönelik herhangi bir gizli planı olduğuna dair doğrulanmış bir kanıt bulunmasa da bu tür iddiaların doğru olabileceği yönünde şüpheler vardır. ABD hükümetin 1950’den bu yana gizli biyolojik simülasyonlar yürütme geçmişine sahip olduğunu orta da iken, bu şüpheleri haklı çıkarabilir. Bu da potansiyel tehditler karşısında hazırlıklı olma ve müdahale etme konusundaki hazırlı olmamız gerektiğini vurgulamaktadır.
ABD hükümetinin 1950’den bu yana gizli biyolojik simülasyonlarına bakalım şimdide;
İlk örnek vermek istediğimiz simülasyonun adı;
“Sea-Spray Operation” Deniz Spreyi Operasyonu; San Francisco gibi şehirlerin bir biyolojik silah saldırısına karşı ne kadar savunmasız olabileceğini belirlemek amacıyla Kaliforniya’daki San Francisco Körfez Bölgesi üzerine Serratia marcescens ve Bacillus globigii bakterilerinin püskürtüldüğü 1950 tarihli bir ABD Donanması gizli biyolojik savaş deneyiydi. ABD Donanması 20 Eylül 1950’den başlayarak 27 Eylül’e kadar San Francisco açıklarındaki bir gemiden, insanlar için zararsız olduğuna inandığı iki tür bakteri saldı. Ordu, şehrin 43 noktasındaki izleme ekipmanlarından elde edilen sonuçlara dayanarak, San Francisco’nun şehrin 800.000 sakininin neredeyse tamamının en az 5.000 partikülü solumasına yetecek kadar doz aldığını belirledi. (Bu miktar şarbon için enfektivite aralığındadır.)
Spreylemeden yaklaşık iki hafta sonra çok nadir görülen ciddi idrar yolu enfeksiyonları nedeniyle San Francisco’daki hastanelere başvuranlar oldu. Başvuranlarda idrar yolu salgını ve artışı olağandışıydı ve ölenlerde olmuştu. Sonrasında zatürre vakaları da artmıştı. San fransisco’nun oksijeninde de kalıcı bir değişikliğe neden olmuştu
ABD ordusu bu simülasyonla yetinmemişti. Daha sonrasında bakteriler, fenol ve şarbon simülatörü ile birleştirilerek 1960’tan 1970’e kadar 239 kez biyolojik püskürme açık hava testleri yapılmıştı. (ABD Ordusu 1977’e kadar bunu sır gibi gizlemişti) Bir devletin kendi halk üzerinde havadan spreyleme deneyi yaptığının ortaya çıkması gerçekten rahatsız edici bir durum.
Bu gelişmeler bize bundan sonra da bunun test aşamasının bir üstü olarak kimyasal ve biyolojij operasyonlar yapılabileceğini göstermektedir. Tarih boyunca hükümetlerin ya da kuruluşların halkın bilgisi ya da rızası olmadan deneyler yaptığı ve eninde sonunda ortaya çıktığı çok sayıda örnekler de vardır. Bu deneyler sadece tıbbi denemeler olmayıp çevresel testlere kadar uzanmaktadır.
İlaçların halka havadan gizlice salınmasına yönelik, şüpheli akademik çalışmaların ortaya çıkması de önemli endişelere yol açmaktadır. Bu durum, havadan yayılan mRNA aşısının geliştirilmesi ve ABD hükümetinin kendi halkı üzerinde deneyler yapma konusundaki geçmiş kötü sicili ile birleştiğinde, önümüzdeki döneme ilişkin endişe verici bir tablo ortaya çıkmaktadır.
mRNA’lı ve Grafenli Aşı Adayı Kimyasal Sıvılarla lgili Sorunlar Devam Ediyor
Planlı pandemi sonrası yapılan yüzlerce testin ardından ortaya çıkan istatistiksel raporlar, geleneksel yolla enjekte edilen mRNA COVID-19 aşılarıyla ilişkili riskler konusunda endişeleri artırmıştır. Bu raporlar, aşılar nasıl uygulanırsa uygulansın, önemli risklerin söz konusu olduğunu göstermiştir.
Örneğin İsrail’de, COVID-19 mRNA aşısı alanların kalp hastalıklarında üç kat artış yaşadığı tespit edilmiştir. Ayrıca lenfadenopati, apandisit ve herpes zoster enfeksiyonu gibi diğer yüksek riskler de gözlenmiştir. Endişe verici bir başka bulgu da kulak çınlaması vakalarındaki yüksek artıştı. Benzer şekilde Birleşik Krallık’taki ülkeler de kanser vakalarında rekor artışlar olduğu ortaya çıkmıştır.
Bu bulgular, COVID-19 aşılarının içinde gen tedavisinde kullanılan mRNA’nın yanı sıra yarı iletken bir madde olan grafeninde olduğunun ortaya çıkması, aşıların güvenliğini ve etkinliğini sağlamak için daha fazla araştırma ve izleme yapılması gerektiğini vurgulamaktadır.
Peki öyleyse bizim yapmamız gereken nedir?
Unutmayalım ki bunlar insanlık aleyhine altın vuruşların merkezindekiGreat Reset Planının bir parçasıdır.
Öncelikle havadan spreylemenin ülkemizde arttığının bir çok insan farkında artık. Bu makalemizde anlattığımız gerçeklerde ortada iken, gökyüzünde devam eden spreylemenin içinde kimyasal, biyolojik ve nano silahlar haline dönüştürülebilmesi muhtemel Yale Üniversitesinin geliştirdiği mRNA’nı aşı adayı kimyasal sıvı olabileceğini fark edip bunu her yerde ve her ortamda anlatıp insanımızı uyarmalıyız. Toplumsal bilinç oluştuğunda bunu yapmaya kimse cesaret edemez.
Bunu yaparken de, “korku ve felaket tellallığı yapıyorsunuz” diye kınayanlara ve eleştirenlere kulak asmak önemlidir.
Kaynaklar;
– https://www.science.org/doi/10.1126/scitranslmed.abq0603
– https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/30157295/
– https://seas.yale.edu/news-events/news/mrna-covid-vaccine-and-potentially-more-nanoparticles-no-shot-needed
– https://www.fda.gov/vaccines-blood-biologics/safety-availability-biologics/cdc-and-fda-identify-preliminary-covid-19-vaccine-safety-signal-persons-aged-65-years-and-older
– https://www.nejm.org/doi/full/10.1056/NEJMoa2110475
– https://www.medpagetoday.com/infectiousdisease/covid19vaccine/94213
– https://digital.ahrq.gov/sites/default/files/docs/publication/r18hs017045-lazarus-final-report-2011.pdf
– https://www.bmj.com/rapid-response/2011/10/30/adverse-reactions-varicella-vaccination-are-grossly-under-reported
– https://www.nbcnews.com/health/health-news/covid-vaccine-side-effects-tinnitus-may-linked-inflammation-rcna80675