Yeni Planlı Pandemi: “2.0.v”
26 Eki 2024
- Paylaş:
![Blog Detail Header](https://cdn.guwuste.com/imgsrv/Upload/banners/638655731045790685.jpeg)
Yeni Planlı Pandemi: "2.0.v"
Küresel Elitlerin Planlı Sağlık Krizlerinde Yeni Döneme Hazır mısınız?
Son yıllarda dünya, pandemiler, sağlık krizleri ve sosyal huzursuzluklarla sarsılırken, küresel güç odaklarının tehditlerini daha görünür hale getirdi. COVID-19’un başlangıcıyla sağlık politikaları ve uluslararası anlaşmalar, toplumsal kontrol araçları haline geldi. Makalede, pandeminin etkileri, uluslararası sağlık kuruluşlarının rolü ve bireysel hakların ihlali gibi insanlık aleyhine gelişecek olan gelecekteki sağlık krizlerine yönelik hazırlıkları incelenecektir.
Pandemi Geçmişi ve COVID-19’un Etkileri
COVID-19 pandemisi, yalnızca sağlık krizi değil, aynı zamanda küresel elitlerin güçlerini pekiştirmek için test fırsatları haline geldi. Başlangıçta sözde hastalığın kaynağı ve yayılması hakkında belirsizlikler vardı; ancak Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve diğer uluslararası kuruluşların uygulamaları toplumsal kontrol aracı olarak kullanılmaya başlandı. Pandemi, ekonomik ve sosyal yapıları sarstı ve elitlerin kendi çıkarları doğrultusunda yeni düzenlemeler yapmalarına olanak tanıdı. Hükümetler, halk sağlığını koruma bahanesiyle sıkı kısıtlamalar ve yasaklar getirmesi bireylerin günlük yaşamlarını etkileyerek sosyal ilişkileri zayıflattı ve toplumsal dayanışmayı azalttı. Elitlerin sağlık sistemlerini yeniden yapılandırma çabaları, toplumda derin güvensizlik yarattı. Ekonomik çöküş, işsizlik ve sosyal adaletsizlik süreçte belirgin hale geldi.
Pandemi ve Uluslararası Sağlık Anlaşmaları
COVID-19, küresel elitlerin güçlerini pekiştirmek için fırsat sunduğu süreçte, Dünya Sağlık Örgütü, pandemik yanıtları koordine etme yetkisiyle sağlık politikalarının belirlenmesinde önemli rol üstlendi. Ancak, 2024’te imzalanması planlanan yeni pandemik anlaşma, ulusal egemenlikleri tehdit eden kontrol mekanizması olarak dikkat çekiyor. Anlaşma, ülkelerin sağlık politikalarını belirleme yetkisini kısıtlayarak, elitlerin sağlık üzerindeki etkisini artırmayı amaçlıyor. WHO’nun sağlık krizleri sırasında uyguladığı politikalar genellikle şeffaflıktan uzak ve halkın katılımını dışlaması, elitlerin kendi çıkarları doğrultusunda karar almasına olanak tanırken, halkın rolünü azaltıyor. Ayrıca, WHO’nun önerdiği sağlık politikaları çoğu zaman büyük ilaç şirketlerinin çıkarlarıyla örtüşmesi, sağlık sistemlerinin özelleştirilmesi ve ticarileşmesi ile insanları yolunacak kaz olarak sınıflandırılmasın yol açıyor.
Ulusal Vatandaş Soruşturması ve Bireysel Haklar
Batı ülkelerinde gerçekleştirilen vatandaş soruşturmaları, COVID-19’a yönelik eleştirileri değerlendirmek için zemin oluşturdu. Süreçte birçok kişi sağlık politikalarının şeffaf olmaması ve karar alma süreçlerine katılımın sınırlı olması gibi konularda eleştirilerde bulundu. Ancak eleştiriler, halkın sağlık politikalarına dair endişelerini dile getirmesine olanak tanısa da, genellikle elitlerin belirlediği çerçevelerle sınırlı kalıyor olması halkın sağlık politikalarına olan güvenini zayıflatırken, elitlerin kontrol gücünü artırıyor. Aşı zorunluluğu, bireylerin sağlık kararlarını verme hakkını ihlal ederken, toplumda kutuplaşmalara yol açtı. Aşı karşıtları ve destekçileri arasındaki gerilim, sosyal yapıyı zayıflattı. Elitlerin kutuplaşmaları besleyerek toplumsal kontrolü artırma çabaları, bireylerin özgürlüklerini tehdit ediyor.
Medya, Bilgi Yönetimi ve Küresel Yönetim
Yanlış bilgilendirme ile mücadele, pandeminin en kritik meselelerinden biri haline geldi. Medya, süreçte önemli rol üstlense de çoğu zaman elitlerin çıkarlarına hizmet etti. “Infodemic” kavramı, yanlış bilgilerin yayılmasını kontrol etme çabası olarak ortaya çıkması, halkın bilgiye erişimini kısıtlayarak elitlerin belirlediği sahte anlatımların güçlenmesine yol açtı. Medyanın yanlış bilgileri kontrol etme çabaları, sansür ve otosansürle sonuçlanması alternatif görüşlerin dışlanmasına ve halkın bilgiye erişiminin azalmasına neden oldu. Elitlerin medya üzerindeki etkisi, toplumda bilgi asimetrisi yaratırken, halkın sağlık kararlarını etkileme potansiyelini artırdı. Küresel sağlık anlaşmaları da ulusal egemenlikleri tehdit eden mekanizma olarak dikkat çekiyor. Uluslararası platformlarda elitler tarafından belirlenen kurallar, ülkelerin sağlık politikalarını şekillendirme yetkisini zayıflatmakta ve bireylerin sağlık kararları üzerinde daha fazla kısıtlama ve denetim getirmektedir.
Gelecekteki Pandemik Hazırlıklar ve “Büyük Sıfırlama” Planları
Küresel elitlerin sağlık politikaları, yalnızca mevcut krizlerle sınırlı kalmayıp, daha geniş “Büyük Sıfırlama” planının önemli parçasıdır. COVID-19 pandemisi, elitlerin güçlerini artırmak için bir fırsat sunmuş ve bireylerin sağlık hakları üzerindeki denetimi artırmıştır. WHO ve diğer uluslararası kuruluşlar, halkın katılımını dışlayan politikalar geliştirerek durumu pekiştirmiştir. Bu bağlamda, toplumun tehditlere karşı bilinçlenmesi ve haklarını savunması, gelecekteki sağlık krizlerine karşı en etkili savunma mekanizması olacaktır. Toplumsal dayanışma, elitlerin stratejilerine karşı güçlü bir savunma işlevi görebilir. Tehditlere karşı durarak geleceğimizi şekillendirme gücüne sahip olabiliriz; ancak bu, herkesin sorumluluklarını yerine getirmesiyle mümkün olacaktır. Toplumsal dayanışmanın artması, küresel elitler için kötü haberlerin başlangıcı demektir.
Guwuste com
Şimdi uyanma ve birlik olma zamanı!!
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!
Uyanık olun, sorgulayın ve gerçeği aramaktan asla vazgeçmeyin…
Okuyucularımız, kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler…