Eşcinsel Aktivizmine Yönelik Sorular ve Eleştiriler (9)
14 Tem 2024
- Paylaş:
Eşcinsel aktivizmine yönelik eleştiriler, çeşitli sosyal sistemler, kültürel inançlar ve kişisel bakış açılarından kaynaklanmaktadır.
Bu eleştiriler genellikle dini ve kültürel değerler, ahlaki ve etik endişeler ile sosyal değişime duyulan korkuya dayanır. Bu yazı dizisinin dokuzuncu ve son bölümünde, Eşcinselliğin Psikolojik ve Sosyal Etkileri Üzerine Bir İnceleme yaparak yazı dizimizi tamamlayacağız.
Eşcinsellik, tarih boyunca farklı kültürel, dini ve sosyal bağlamlarda çeşitli şekillerde ele alınmış ve değerlendirilmiştir. Günümüzde ise eşcinselliğin psikolojik ve sosyal etkileri üzerine yapılan araştırmalar, bu konunun ne kadar karmaşık ve çok boyutlu olduğunu göstermektedir.
Psikolojik Sağlık Üzerine Etkiler
Eşcinselliğin bireylerin psikolojik sağlığı üzerindeki etkilerini anlamak için yapılan araştırmalar, genellikle depresyon, anksiyete ve intihar oranları gibi göstergelere odaklanmaktadır. Bir çalışmada, 1265 genç üzerinde yapılan araştırmada, eşcinsel bireylerin majör depresyon geçirme oranının %71, eşcinsel olmayanların ise %38 olduğu bulunmuştur. Anksiyete oranları ise sırasıyla %28 ve %12 olarak tespit edilmiştir. Bu veriler, eşcinsel bireylerin ruh sağlığının ciddi şekilde etkilendiğini göstermektedir. Eşcinsellerin yaşadığı psikolojik sorunlar arasında duygu-durum bozuklukları önemli bir yer tutmaktadır. Araştırmalar, gey erkeklerde duygu-durum bozukluğunun %42.3 oranında olduğunu göstermektedir. ABD’de şehirlerde yaşayan 2172 gey ve biseksüel erkekle yapılan bir başka çalışmada ise katılımcıların %52’sinin keyif verici madde, %85’inin alkol kullandığı ve %12’sinin alkolle ilgili problemi olduğu belirlenmiştir.
Eşcinsel bireyler arasında intihar oranları oldukça yüksektir. Türkiye’de yapılan bir çalışmada, eşcinsel katılımcıların %26.7’si intihar girişiminde bulunduklarını ortaya çıkarmıştır. Çin’de 17.106 eşcinsel genç üzerinde yapılan bir araştırmada, intihar etme fikrinin oranı eşcinsel olanlar için %12.8, olmayanlar için %8.1 olarak bulunmuştur. İntihar teşebbüsü oranları ise sırasıyla %4.0 ve %2.4 olarak belirtilmiştir. Amerika’da 14.322 eşcinsel genç üzerinde yapılan bir araştırmada ise intihar etme fikrinin oranı eşcinsel olanlar için %17.2, olmayanlar için %6.3 olarak açıklanmış olup, intihar teşebbüsü oranları ise sırasıyla %4.9 ve %1.6 olarak belirtilmiştir.
Araştırmalar, LGBTQ+ bireylerin intihar düşüncesi ve girişiminde bulunma olasılığının heteroseksüel bireylere göre daha yüksek olduğunu göstermektedir. Amerika’da yapılan bir araştırmada, LGBTQ+ gençlerin intihar girişiminde bulunma olasılığının dört kat daha fazla olduğu bulunmuştur. İzlanda’da yapılan bir başka çalışmada ise erkek eşcinsellerin intihar girişiminde bulunma olasılığının 17 kat, kız eşcinsellerin ise altı kat daha fazla olduğunu orta çıkarmıştır. Bu veriler, LGBTQ+ bireylerin karşılaştığı sosyal ve psikolojik zorlukların intihar riskini artırdığını göstermektedir.
Toplumsal Yansımalar ve Ahlaki Görecelik
Eşcinselliğin toplumsal yansımaları geniş bir yelpazede incelenmektedir. Eşcinselliğin tetiklediği ve çoğalttığı iddia edilen diğer sorunlar arasında zina, tecavüz, zoofili, nekrofili, oğlancılık, pedofili, ensest ilişkiler ve BDSM gibi cinsel davranışlar yer almaktadır. Bu tür cinsel davranışların artması, toplumda ciddi sapmalara yol açabileceği düşünülmektedir. Ayrıca, bazı tehlikeli cinsel fanteziler arasında dışkı yeme, idrar içme, makat yalama, rektuma el, ayak ve büyük cisimler sokma gibi eylemler yer almaktadır. Bu tür fanteziler, ciddi sağlık sorunlarına ve yaralanmalara neden olabilmektedir.
Eşcinselliğin yaygınlaşması, seks endüstrisi, pornografi, kadın ve çocuk cinsel sömürüsü, kaçakçılık, fuhuş mafyası ve transgender endüstrisinin artmasına neden olmaktadır. Bu durum, eşcinselliğin bireysel bir tercih olmanın ötesinde toplumsal yapıyı da etkilediğini göstermektedir. Ayrıca, ahlaki görecelik, eşcinsel örgütlerin sıkça kullandığı bir argüman olup, toplumların iç uyumunu bozabilecek ciddi bir tehlike olarak görülmektedir. Evrensel ahlaki değerler olmadan, toplumlar parçalanabilir ve medeni hukuk rasyonel bir temele sahip olamaz.
Sonuç
Eşcinselliğin psikolojik ve sosyal etkileri üzerine yapılan araştırmalar, bu konunun karmaşık ve çok boyutlu olduğunu göstermektedir. Eşcinsel bireylerde yüksek depresyon, anksiyete ve intihar oranları, ruh sağlığının ciddi şekilde etkilendiğini ortaya koymaktadır. Ahlaki görecelik, toplumların iç uyumunu bozan ciddi bir tehlike olarak görülmektedir. Bu nedenle, eşcinselliğin etkileri üzerine yapılan araştırmaların sonuçları, konunun daha derinlemesine incelenmesi gerektiğini ve küresel elitlerin hedefleri doğrultusunda toplumsal yapının nasıl şekillendirildiğini anlamak için daha fazla araştırma yapılması gerektiğini ortaya koymaktadır.
İnsanlık aleyhine olan bu tür sapkınların artırılması faaliyetlerin arkasında küresel elitler vardır. Küresel elitler, “Büyük Sıfırlama” hedefleri doğrultusunda, toplumsal ve sosyal yapının yeniden şekillendirilmesi ile LGBTQ+ ve cinsiyetsizliğin normalleştirilerek kaotik bir ortam oluşturulması hedeflenmektedir.
VEDAT KAT
Guwuste com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!
Okuyucularımız; sadece kaynak göstermek şartıyla içerikleri izin almadan kullanabilirler…