Mülkiyetsizleştirme Projesi; “Karavanda Yaşa”
10 Haz 2024
- Paylaş:
Mülkiyetsizleştirme Projesi; “Karavanda Yaşa”
Küçük evlerde, elektrikli araçlarda ve karavanlarda yaşamanın mutluluk ve memnuniyetle dolu olacak propagandası ile yeniden tasarlanmak istenmekte…
Y ve Z kuşaklarının tercih ettiği bu yaşam tarzı, artan konut fiyatları ve yaşam maliyetleriyle bağlantılı olabilir. Ancak, küçük yaşam alanlarının sözde düşük karbon emisyonlarına katkı sağladığı ve mülkiyetsizleştirmeyi teşvik ettiği için destek görüyor. Günümüzde birçok Amerikalı, yüksek geleneksel ev masraflarını karşılayamadığı için bu kompakt ve mobil evlere yöneliyor. Bu evler, genellikle 100 feet kare (9,29 m2) ile 400 feet kare (37,16 m2) aralığında olup, “Airbnb sistemi” sayesinde kolayca erişilebiliyor.
Amerikalıların yarısından fazlası, küçük evlerde yaşamanın cazibesine kapılmış durumda. Bunun en büyük nedeni, elbette, uygun maliyetli olmaları. Küçük bir evin ortalama maliyeti yaklaşık 52.000 dolar civarında, bu da standart bir Amerikan evine göre %87 daha ekonomik. Bu büyük fiyat farkı sayesinde, daha çok Amerikalı ağır mortgage’nin ipotek yükü altına girmeksizin ev sahibi olabiliyor.
Küresel Elitler, “küçük ev” konseptini uzun süredir destekliyor ve medyada bu evlerin çevre dostu olduğu yönünde haberler yapılıyor. Bu haberler o kadar etkili ki, insanlar artık küçük evlerin gerçekten çevre dostu olduğuna inanıyor. Yapılan bir araştırmaya göre, ABD’de küçük evlere taşınan kişilerin karbon ayak izlerinde ortalama %45’lik bir azalma olduğuna inanmış görünüyorlar…
Küçülme, yaşam tarzınızın pek çok yönünü pek çok etkileyebilir ve beklenmedik bir şekilde çevresel etkileri azaltabilir iddiası sürdürülmeye devam edilirken, esas mesele, küresel baskılara boyun eğip bu yaşam tarzını benimsemek olmamalıdır.
Karavan yaşamı, son yıllarda büyük bir popülerlik kazandı ve milyonlarca Amerikalı, karavan yaşamı ile farklı eyaletleri keşfetmeyi seçiyor. 2020’de 1,9 milyon olan minibüs karavan yaşamını tercih eden Amerikalıların sayısının 2024’te 4 milyonu aşması öngörülüyor.
Karavan yaşamının popülaritesi arttıkça, şehir ve belediye yetkilileri park ve konaklama konularını ele alıyorlar. Kent sakinleri, büyük römorklar ve dönüştürülmüş karavanların uzun süre yer kaplamasının şehir merkezinde görsel rahatsızlığı sebep olduğunu düşünüyorlar. Bu nedenle, daha estetik bir şehir merkezi ve karavancılar için daha konforlu bir yaşam sağlamak amacıyla, yeni karavan park alanlarını hayata geçirmeye başladılar.
Ekonomik zorluklar nedeniyle birçok Amerikalı, araçlarında yaşamayı daha uygun maliyetli bir seçenek olarak benimsiyor. Sosyal medyada, “arabada yaşamak” “karavanda yaşamaktan” daha ekonomik bir alternatif olarak görülüyor. Karavancılar, restoran otoparklarında geceyi geçiriyor ve süpermarketlerden temin ettikleri yiyecekleri taşınabilir ocaklarda pişirerek besleniyorlar. Özellikle Y ve Z kuşağından birçok kişi, karavanda yaşam deneyimlerini YouTube aracılığıyla paylaşarak bu yaşam tarzını daha da popüler hale getiriyor.
Milyonlarca insan ekonomik yelpazenin alt ucunda mücadele etmekte ve ABD’nin geleceği daha fazla zorluk ve sıkıntıyı beraberinde getirecek gibi görünmektedir. Eğer bir minibüste ya da arabada göçebe bir yaşam sürdürmenin maliyeti karşılanamaz hale gelirse, gençler için sokaklarda yaşamak dışında bir seçenek kalmayabilir.
Tüm Amerikalılar ve onların nesilleri artık “Mülkiyetsizleştirme” adlı küresel bir projenin kaosuyla yüz yüzedir.
Peki öyleyse bunları neden anlattık dersiniz?
Bize ne Amerikadan! demeyin sakın!
Şimdi de ülkemize dönelim ve bu makalede “ABD” yerine “Türkiye” kelimesini kullandığımızda şimdilik uçuk bir teori gibi görünsede yollarda hergeçen gün artan karavan sayısı görmeye devam ettiğimiz müddetçe sonu mülkiyetsizleştirilmeye kadar gidebilecek benzer bir kaosla karşı karşıya kalıp kalmayacağımızı sormamızın gereksiz olduğunu siz de fark edeceksiniz.
En önemlisi ise mülkiyetsizleştirme projesi, Büyük Sıfırlama (Great Reset) hedefine ulaşmada önemli kilometre taşlarından sadece biridir...
Bu makale; insanlığın onuruna ve özgürlüğüne değer veren her bireyin bilmesi gereken kritik meseleleri ele alırken, küresel elitlerin ve dünyanın dört bir yanına dağılmış işbirlikçilerinin “yenilmez” olduğu yanılgısını oluşturmak değildir, aksine insanlar izin vermediği müddetçe insanlık aleyhine olan “Büyük Sıfırlama” gibi hedeflerini asla başaramayacakları gerçeğini ortaya koymaktır. Bunlara izin vermemek, onlar için kötü haberlerin başlangıcı olacaktır.
Sadi ÖZGÜL
Guwuste.com
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!