Kenevir ile İlaç Üretimi Üzerine Derinlemesine Bakış
17 Eki 2024
- Paylaş:
Röportaj: Türkiye’de Kenevir ile İlaç Üretimi Üzerine Derinlemesine Bakış
Toplumun en derin yaralarına merhem olabilecek konuyu masaya yatırıyoruz: Kenevir.
Kenevir! Yüzyıllardır tartışılan, yasaklarla kuşatılan ama şimdi, tıbbın en umut verici kaynaklarından biri olarak yeniden gündeme gelen bu ilginç bitki, Türkiye’nin sağlık ve ekonomi alanındaki potansiyelini nasıl şekillendirebilir?
ASAM Kendir Enstitüsü Başkanı Dr. Erdem Ulaş ile gerçekleştirdiğimiz bu derinlemesine röportajda, kenevirin medikal potansiyelini, yasal durumunu ve toplum üzerindeki etkilerini sorguladık. Kenevirin, Alzheimer’dan şizofreniye kadar birçok hastalığın tedavisinde nasıl rol oynayabileceğini, bilimsel araştırmaların ışığında tartışacağız.
Guwuste.com’dan Sadi Özgül; ASAM Kendir Enstitüsü Başkanı Dr. Erdem Ulaş ile bir araya gelerek, kenevirin başta sağlık alanında olmak üzere sanayi alanındaki rolünü ve Türkiye’deki yasal durumunu derinlemesine ele aldı.
Kenevirin geleceği ve toplumda nasıl dönüşüm yaratabileceği üzerine yapılan bu röportaj, sağlık ve ekonomi alanında yeni perspektif sunuyor.
Hazır mısınız? O halde, kenevirin derinliklerine dalalım!
İşte o röportaj
Sadi Özgül: Sayın Dr. Erdem Ulaş bey yoğun çalışmalarınız arasında bize vakit ayırdığınız için size teşekkür ediyoruz. Öncelikle ASAM Kendir Enstitüsü olarak kenevirin potansiyelini artırmak için yürüttüğünüz çalışmalardan ilk haberimiz olduğunda çok heyecanlanmıştım. Bu çalışmaların son durumu hakkında bilgi verebilir misiniz? Türkiye’de kenevirin üretimindeki rolü nedir?
Erdem Ulaş: ASAM Kendir Enstitüsü, 8. yılında Türkiye’de kenevirden ilaç üretimi ve medikal kenevirin tanıtımı için önemli seferberlik başlattı. 120’nin üzerinde canlı yayına katıldık, 300’den fazla medikal kenevir makalesi paylaştık ve üniversitelerde konferanslar düzenleyerek toplumu bilgilendirdik. 2023 yılında kenevirin yasal statüsünün belirlenmesiyle birlikte, 2024’te ilaç etken maddesi üretimi için gerekli yönetmeliklerin çıkarılmasını hedefliyoruz. Kenevir, 2030 yılına kadar Türkiye ekonomisine 100 milyar dolarlık katkı sağlayabilecek kaynak olarak görülüyor.
Sadi Özgül: Kenevirin hangi hastalıkların tedavisinde etkili olduğunu düşünüyorsunuz? Özellikle hangi alanlarda çalışmalar yapıyorsunuz?
Erdem Ulaş: Kenevir, Alzheimer, Parkinson, demans ve şizofreni gibi nörodejeneratif hastalıkların yanı sıra otizm, epilepsi ve kanser gibi birçok rahatsızlığın tedavisinde önemli rol oynayabilir. Şu anda, kenevirin 250’den fazla hastalıkta klinik çalışmalarından olumlu sonuçlar elde ettik. Kenevirin içerdiği kanabinoidlerin, özellikle de CBD ve THC’nin, bu hastalıkların tedavisinde etkili olduğu gösterilmiştir. Ayrıca, yurtdışında yapılan çalışmalarla da bu potansiyeli destekliyoruz.
Sadi Özgül: Geçtiğimiz hafta İstanbul’da kan donduran olay yaşanmıştı. 19 yaşındaki şizofren delikanlı iki genç kızı katletmişti Katlettiklerinden birinin kafasını kesip daha sonrada surlardan aşağı atlayarak intihar etmişti. Bunun yanında şizofrenlerin işlediği cinayetlerdeki artışlarda ülke gündeminde. Şizofren hastalığı yayılmadan acilen tedavi yöntemi geliştirilmeli. Kendir enstitüsü olarak şizofreninin tedavisi için hangi çalışma içerisindesiniz?
Erdem Ulaş: Adana’da Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü’nden Prof. Dr. Elife Sultan Giray ve ekibi, Türkiye genelindeki beş üniversitenin katkılarıyla kenevir bitkisinden şizofreni hastaları için ilaç çalışması başlattı. Bu çalışma, kenevirin şizofreni üzerindeki etkilerini araştırmayı amaçlıyor. Çalışmanın detaylarına gelince, proje kapsamında kenevirin kökleri ve çiçeklerinde bulunan biyoaktif bileşenler laboratuvar ortamında inceleniyor. Prof. Dr. Giray ve ekibi, bu bileşenlerin şizofreni tedavisindeki potansiyelini belirlemek için çeşitli deneyler yapıyorlar. Proje, TÜBİTAK 1001 Araştırma Projesi kapsamında ASAM Kendir enstitüsünün de desteğiyle yürütülüyor ve bu alanda önemli adım olarak değerlendiriliyor.
Sadi Özgül: Çalışmanın aşamaları ve hedefleri nelerdir?
Erdem Ulaş: Prof. Giray ve ekibinin üzerinde çalıştığı proje, üç aşamadan oluşuyor. İlk iki yıl boyunca kenevir ekstraktlarının hazırlanması ve bunlardan nanopartiküllerin geliştirilmesi üzerine yoğunlaşacaklar. Bu nanopartiküller, biyoaktivite testleri için kullanılacak. Üçüncü yılda ise şizofreni hastalığına yönelik testler yapmayı planlıyorlar. Nihai hedefleri, üç yıl içinde nanopartikülden elde edilmiş ilaç etken maddesi üretmektir. Bu, hem şizofreni hastaları için umut verici gelişme olacak hem de kenevirin tıbbi potansiyelini daha da açığa çıkaracaktır.
Sadi Özgül: Çalışmanın sonuçları ne zaman bekleniyor?
Erdem Ulaş: Projenin ilk iki yılı, ekstraktların ve nanopartiküllerin hazırlanmasıyla geçecek. Üçüncü yıl ise şizofreni hastalığına yönelik testlerin yapılması planlanıyor. Eğer her şey yolunda giderse, bu süreç sonunda kenevirin şizofreni tedavisindeki etkilerini daha net şekilde görebileceğiz.
Sadi Özgül: Bu tür çalışmaların toplum üzerindeki etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Erdem Ulaş: Bu tür araştırmalar, toplumda kenevirin sağlık alanındaki potansiyelinin anlaşılmasına büyük katkı sağlayacaktır. Kenevirin tıbbi kullanımı konusunda farkındalık yaratmak, halkın bu bitkiye olan bakış açısını değiştirebilir. Ayrıca, bu çalışmaların sonuçları, kenevirin yasal statüsünün geliştirilmesine de katkıda bulunabilir.
Sadi Özgül: Kenevirin Türkiye’deki yasal durumu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yasal düzenlemelerin bu alandaki araştırmalara etkisi nedir?
Erdem Ulaş: Kenevirin yasal durumu, bu alandaki araştırmaların ve uygulamaların gelişimi için kritik öneme sahip. 2023 yılında kenevirin yasal statüsünün belirlenmesi, araştırmaların hızlanmasına ve kenevirin potansiyelinin daha iyi değerlendirilmesine olanak tanıdı. Yasal düzenlemeler, hem bilimsel araştırmaların yapılmasını kolaylaştıracak hem de kenevirin tıbbi kullanımını teşvik edecektir.
Sadi Özgül: Kenevirin tarım ve sanayi alanındaki potansiyeli hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu alanda hangi projeler üzerinde çalışıyorsunuz?
Erdem Ulaş: Kenevir, tarımda sürdürülebilir alternatif olarak büyük potansiyele sahip. Hem çevre dostu ürün olması hem de ekonomik faydaları nedeniyle tarımda yer alması önemlidir. ASAM Kendir Enstitüsü olarak, kenevirin tarımda ve sanayideki yerini güçlendirmek için çeşitli projeler geliştirmekteyiz. Bu projeler, kenevirin doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı açısından önemli rol oynamasını sağlayacaktır.
Sadi Özgül: Kenevirin toplum üzerindeki algısını değiştirmek için neler yapıyorsunuz? Kamuoyunu bilgilendirme çabalarınız nelerdir?
Erdem Ulaş: Toplumda kenevirin sağlık alanındaki potansiyelinin anlaşılması, halkın bu bitkiye olan bakış açısını değiştirebilir. Bu nedenle, kamuoyunu bilgilendirme çabalarımız büyük önem taşıyor. Konferanslar, seminerler ve sosyal medya aracılığıyla kenevirin faydalarını anlatmaya çalışıyoruz. Ayrıca, bilimsel araştırmaların sonuçlarını kamuoyuyla paylaşarak, kenevirin tıbbi kullanımı konusunda farkındalık yaratmayı hedefliyoruz.
Sadi Özgül: Son olarak, kenevirin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz? Türkiye’nin bu alandaki potansiyeli nedir?
Erdem Ulaş: Kenevir, Türkiye için büyük potansiyele sahip. Hem ekonomik hem de sağlık alanında önemli katkılar sağlayabilir. Türkiye, kenevirin tarımı ve işlenmesi konusunda zengin geçmişe sahip. Bu nedenle, kenevirin geleceği parlak görünüyor. Bilimsel araştırmaların ve yasal düzenlemelerin desteklenmesiyle, kenevirin sağlık ve ekonomi alanındaki faydaları daha da belirgin hale gelecektir.
Sonuç olarak;
Bu röportaj, Türkiye’de kenevirin medikal potansiyelini ve bu alandaki araştırmaların önemini vurgulamak ve farkındalık oluşturmayı amaçlamak içindir. Bu sağlanabilirse kenevirin sağlık ve ekonomi alanındaki faydaları, gelecekte daha fazla araştırma ve geliştirme ile daha da belirgin hale gelecektir. Kenevirin, toplumda daha geniş kabul görmesi için bilimsel çalışmaların yanı sıra, kamuoyunu bilgilendirme çabalarının da sürdürülmesi büyük önem taşımaktadır.
Guwuste Com
Uyanış zamanı geldi!
Kalk ve uyar! Kötülüğe de dur de!
Uyanık olun, sorgulayın ve gerçeği aramaktan asla vazgeçmeyin…
Okuyucularımız; kaynak gösterdikleri takdirde içerikleri izin almadan kullanabilirler. Aksi takdirde kanunen fikir hırsızlığına, Allah katında da kul hakkına girerler…